ALA ÇAĞIRMALARI (Mavi Dere-Kırmızı benek)
Epeydir gitmemiştim, yolu da bozuktu. Yolunun bozuk ve zahmetli olması, güzelliklerinin korunması açısından fayda sağlıyor. Keşke yollarımız, yapılarımız, estetik kaygılar ve ihtiyaçlar iyi hesaplanıp doğamız korunarak en uygun şekilde yapılsa...
Yollar değil de bizler bozuk olmasak, bizler koruyabilsek güzelliklerimizi. Hatta çok hassas yerlerin hiç yolu olmayı versin. Neyse.
Neyse dedim ama devam edeyim; bazı tabiat alanlarının rezervasyonlu ziyaret edilebilmeleri sağlansa, yüzlerce aracı, insanı, mangalı, gürültüyü, her türlü kahrımızı nasıl çekip taşısın bu güzelim yerler. Aşar buraları, aşar beni bu konular ve uzar gider. Neyse neyse...
Az kaldı iri bir taşın üstüne oturacaktı arabam, zor kurtardım. Ben şimdilik önümdeki dönemeçli bozuk dik dağ yolundan büyüleyici manzaralarla selamlaşarak devam edeyim. (Çektiğim fotoğrafları paylaşmayı çok isterdim fakat buralara kıyamadığımdan, kıyılmasına azıcık da olsa vesile olmaktan korktuğumdan paylaşamıyorum. Bütün doğamız hızla bozulup gidiyor, fotoğraflarımı paylaşabileceğim günlere doğru. Nasip olursa belki bir kitabın sayfalarından...)
Derenin aşağı çığırları beyaz renkte ve köpük köpük akmakta. Ama yukarı çığırları mavi renkte. Dere, dört mevsim karlı buzlu kalabilen çok yüksek doruklardan (üçbin metre) kaynaklarını alıyor.
Ağacın-ormanın erişemediği bu yüksekliklerde gökyüzüne hakim olan renk dereye de hakim oluyor.
Derenin mavi renkli çığırlarında avlanmak istiyorum ve zorlukla tırmanmaya devam ediyorum. Dedim ya, yolu bozuk ve zahmetli. Bu yüzden mavi renk herkesin hoşuna gitmiyor. Zevk meselesi diyelim...
Hava güneşli ama dağ serinliği, alabalık serinliği hareketsiz kaldığınız anlarda içinize işliyor. Bundan kurtulmanın yolu oltayı alıp ava başlamak.
Oltalık kıvamda akan mavi suya mepsi gönderiyorum. Meps aksiyon alır almaz ufak bir alabalık taşın dibinden hamle yaparak ne kadar çevik olduğunu gösterirken, bir yandan da avın çok hareketli ve bereketli geçeceğini müjdeleyerek geri dönüyor. Bu sahne yanıltıcı olabilir. Bazı avlarda oltanızı hazırlar hazırlamaz yaptığınız ilk atışta alabalığı tutarsınız veya kaçırırsınız. Bugün avım çok bereketli geçecek duygusuna kapılabilirsiniz. Oysa yakaladığınız veya kaçırdığınız o tek alabalık ilk ve son teselliniz olabilir.
Ben mavi derenin kısmetli avcısıydım. Yakalayıp geri bıraktıklarımla, kaçırıp tutamadıklarımla. Ve avın sonunda üç kırmızı benekli alabalıkla.
Mavi dere ve kırmızı benekli alabalıkları için,''Baltalar elimizde uzun ip belimizde'' adlı hatıralarımızda yer alan güzel melodili çocuk şarkısı günümüze uyarlanmış, ''Kazmalar elimizde dozerler altımızda'' toki versiyonlu haliyle berbat günler yaklaşmaktaymış. Tüm güzelliklerimize yaklaştığı gibi. Ne yazık ki...
Ben çok önceden de burada avlanmış ve mavi dere koymuştum adını. Bu av mavi derede ikinci avımdı ve on yıl geçip gitmiş üzerinden. Üçüncü kez gidersem günün birinde; derenin ''toki mavisi'' rengini ve ''salmo trutta tokisus'' alasını literatüre...
Yorgun bir alabalıkçı elinde oltası oraya gidecekti, kıskanmıştım onu.
Sormuştu bana,
''Yolu bozuktu mavisi bozulmamıştır inşallah'' demiştim bir zamanlar.
07-11-2016 SİNAN IŞILDAK