Sevgili Ahmet kardeş, sevgili arkadaşlar,
Belki de haberiniz var ve ilgili haberleri, hatta Derneğimizin de katıldığı haber videosunu da izlediniz.
İzlememiş olabilirsiniz diye tekrar hatırlatayım, sonra da düşüncelerimi aktarayım istedim.
http://www.rastgele.org/index.php?mod=menu&t=35&page=7 linkini tıklarsanız 25.04.2008 de RASTGELE-DER Başkanı olarak benimle yapılan bir görüşmenin özeti ve videosuna ulaşacaksınız.
Bu haberi yapan kişiler önce beni webimiz aracılığı ile bulup, Amatör Balıkçı Belgesine karşı bir görüş bildireceğimizi sanarak Kanal 24 e davet ettiler.
Bunu hissetmeme rağmen renk vermemeye gayret ettim.
Videoyu izleyince göreceğiniz gibi, belge ile ilgili soru yöneltilen tüm avcılar denizde avlanan insanlar ve sürdürülebilirlikten bihaber veya "ticari avcı tonlarca avlarken benden ne isteniyor" diyor.
O insanlarımız kendince de hakı mı?
Bence haklı.
Konunun gündeme gelme hikayesine gelince;
Verdiğim linkten de görebileceğiniz 3 Mayıs 2008 tarihli Hürriyet Gazetesinin haberine göre, TBMM AB Uyum Komisyonuna kadar gelen Su Ürünleri Kanunu değişiklik taslağının ilgili maddesi için iki ayrı partiden iki sayın milletvekilimiz çıkıyor, tasarının bu maddesini gerçekçi bulmayarak, vatandaşın bir balık avı hobisi var buna engel olunamaz, onlara 1 mayıs muamelesi yapılamaz, pazar eğlencesi için balık avlayan vatandaşa belge zorunluluğu konamaz, belgesi olmayana yaptırım uygulanamaz, zaten AB'ye destek azalıyor diyerek, itiraz edip Belge almadan su ürünleri avcılığı yapacak amatörlere öngörülen 100 TL. lik cezayı ve dolayısıyla 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunun'da yapılacak değişiklik taslağından bu maddeyi çıkarttırıyorlar.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Müsteşar Yrd. Sayın Nihat PAKDİL bey çıkıp, bu belgenin özel türlerin korunması amaçlı olduğunu anlatsa da, yukarıya aktardığım gerekçelerle bu madde benimsenmiyor ve daha sonraki günlerde TBMM Çevre Komisyonunca da ele alınan değişiklik Amatör Balık Avcılığı Belgesi maddesi çıkartılarak kabul ediliyor.
Belki de bu sonuç hayırlı oldu. Ceza ile başlayan bir tasarıyı sanırım hiç birimiz benimsemez.
En azından eğitim şartı ile belge alımının daha iyi vurgulanması, dolayısiyle uygulanması imkanı doğabilir.
Olması gerekeni Ahmet kardeşim de yazmış. Ben kısaca tekrar edeceğim.
Korunması için koruyana da, avlayana da eğitim, avlayana belge, koruyana denetim yaptırmak şart mı?
Şart.
Tüm Dünya ülkelerinden örnekler var. Bakan rahatça görebiliyor.
Bence, bizlerin (Dernekler ve diğer Forum, Grup gibi oluşumlar) bu konuda tek çıkar yolu birlikte hareket etmektir.
Yine bence, öncelikle içsularımızda veya ilk adım olarak (şimdilik) içsularımız için mutlaka korunarak avlanılması gerektiği araştırılarak belirlenen pilot bölgelerde eğitim karşılığı alınan belgesi olmayan avcı av yapamamalı.
Denizler için bu şartı koymak tüm insanlarımızın bakış açılarının sürdürülebilirlik anlamında değişimi ile mümkün olabilir. İleri adımlarda bu da olmalı.
Ama öncelikle iç sularımızda korunası ve korunurken avlanası değerlerin devamını sağlayabilmek, sürdürülebilir kılmak için avcı ve denetleyenlere eğitim ile sonrasında avcıya belge bulundurma, denetleyene görevini yerine getirme için bilinçlendirme uygulaması şart.
Sevgili Ahmet'in de yazdığı gibi bu uygulamalar aynı zamanda otokontrolü de sağlayacaktır.
Dar alanlarda başlayan uygulamanın sonuçları hem resmi birimleri, hem de avcıları zaman içinde ikna edecek, olmazsa olmaz bir durum olduğuna inandıracaktır.
Tek tehlike kara avcılığında uygulanan sistemde de yaşandığı gibi, eğitimlerin pas geçilmesi, usulen yapılan sınavlar sonrası belge alımı olur ki, bu da büyük bir tehlike.
Peki ciddi eğitimi kim veya kimler verecek?
Kara avcılığı için Kara Avcılığı Dernekleri de devreye girdi. Ama kara avcılığı amaçlı dernek sayısı bildiğim kadar 300 ün üzerinde. Yine bildiğim kadar 3 federasyon ve bir konfederasyonları mevcut.
Peki amatör balık avcılığı derneklerimiz çok az.
Ne yapabiliriz?
Öncelikle Su Ürünleri Kanununun aşağıda yazacaklarımı desteklemesi gerekmekte.
Sonrası benim hayalim.
Kara avcılığında ilk adım olarak yapıldığı gibi yetkili ve sorumlu Bakanlık kararıyla bir komisyon oluşturularak, Sürdürülebilir Balık Avcılığı İçin Temel Eğitim El Kitabı hazırlanır.
Bu kitaptaki her konunun sonunda (kara avcıları için hazırlanan kitabın aynı gibi) konu içeriğinde anlatılan hususlarda sorular ve cevapları mevcut olur.
Kişilere eğitim verilmese/verilemese bile, bu kitaplar aracılığı ile eğitim sağlanacağı duyurulur ve yıl içinde belli zamanlarda merkezi sistem ile sınavlar yapılır.
Sonucuna göre belgeler sahiplerine verilir. Bu uygulama için de belli bir süre konup, süre bitiminde belge almamış olanlar ilan edilen avlaklarda avlanamazlar. Avlanan olursa da belirlenmiş olan yaptırımlar uygulanır.
Benim aklıma gelenler bunlar. Daha doğrusu aklımdan hiç çıkmayanlar bunlar.
Bürokrasi içinde 30 yılını geçtiğimiz aralık ayında doldurmuş bir Devlet Memuru olarak, bana olmayacak bir iş gibi gelmiyor.
Ne dersiniz?İkinci soru ise hemen hazır.
(Burak haklı. Sorunun devamı da olmalı. Senelerdir sora sora bir hal olduk. Körler sağırlar misali.
Sevgili Orhan YILMAZ'ın kulakları çınlasın.)
Nasıl yapar da bu ya da ortak kararla belirleyeceğimiz daha detaylı ve örnekleri ile olabildiğince dayanaklı önerilerimizi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğüne sunar (daha önemlisi) kabul ettirebiliriz?