Alıntı başı ;
*Abant alası, Dağ ve Gökkuşağı alasına benzerse de en önemli farkı vücudunda yer alan büyük siyah beneklerin olması ve kırmızı benek içermemesidir. Tortonese, yeni bir form olarak isimlendirmeyi yanıltıcı bulmuş fakat böyle dar bir alana sıkışmış küçük bir popülasyona sahip olan Abant alasının kendisine özgü bir morfolojisi olduğunu belirtmiş ve taksonomik tanımlamanın gerekli olduğunu iddia etmiştir. Yerel basında bir çok hikaye uydurulmuş ise de, Abant alası hakkında ilk yazılı bilimsel kaynak onun tarafından yapılmıştır. Günümüze kadar gelen süreç içinde göl etrafında yapılanma olmuş, göl kış turizmine açılmış, iki büyük otel inşa edilmiş ve zaman içinde su seviyesinde azalma gözlenmiştir. Ayrıca göl, yağışlar nedeni ile derelerden toprak dolgusu alarak, yer yer dolmuştur. Bugüne kadar özel olarak popülasyon çalışması yapılmayan gölde, son yıllarda yapılmış bazı ufak örnekleme çalışmaları ile rakamsal veriler elde edilmiştir. Bu verilere göre popülasyonda şu anki baskın türün kadife (Tinca tinca) olduğu belirtilmiştir (Beklioğlu, 2006). Yine Beklioğlu (2006) tarafından bildirilen raporda izotop analizleri sonucu küçük ve orta boy alabalıkların beslendiği besinlerle gölde baskın bulunan kadife balığının besinlerinin örtüştüğü, büyük alabalıkların da besin ağının en üstünde diğer balıklarla beslenen bir balık olduğu ortaya çıkmıştır. Abant gölünde bulunan kadife balıklarının göle bulaşma durumu ise açık değildir. Bu konuda çeşitli resmi kurumlar birbirlerini suçlasalar da, kaynak kesin değildir. Fakat Tortonese (1954) Abant gölünde 1951 yılında yaptığı örneklemede Tinca sp. ve Barbus sp. türlerine (sazangiller, cyprinid) rastlamıştır. Akşıray'ın 1956 yılında yaptığı ilk Abant alası üretim teşebbüsünde de Abant gölünde Barbus sp.'ye ve nadirende olsa Leuciscus sp. türlerine rastlandığını bildirmiştir (Akşıray, 1956). Bu verilere göre, kadife balıklarının da kökeni epey eskiye dayanmaktadır. Son yıllarda Abant gölü içinde yer alan alabalık popülasyonu artık karışmış durumdadır. İl Milli Parklar Müdürlüğü sportif balıkçılık amaçli alabalık popülasyonunu arttırmak için göle dışarıdan Dağ ve Gökkuşağı alası da aşılamaktadır. Dağ ve Gökkuşağı alabalığının dışarıdan eklenmesi ile, orijinal Abant alası etkinliğini kaybetmiştir. Abant alası avlanma sezonlarında yerel balıkçılar tarafından artık nadiren yakalanmaktadır. Yakalan alabalıkların bir çoğu morfolojik olarak melez formunda olduğu gözlemlenmektedir. Buda endemik olarak Abant gölünde bulunan Abant alasının zamanla yok olabileceğinin göstergesidir. Abant alasının popülasyonu hakkında köklü bir bilimsel çalışmanın yapılması şarttır. Aslına bakılacak olursa Abant alasını tehdit eden sadece dışarıdan eklenen alabalıklar veya sazangiller değil, gölü olumsuz etkileyen diğer dışsal faktörlerdir. Bunlar arasında, avlanma döneminde aşırı avlanması ( kontrolsüz avcılık denebilirdi ), kaçak avcılık, otellerin gölden sulama suyu çekmesi ve su seviyesinin azalarak gölün daralması, çevre köylerdeki ineklerin kıyı şeridinde otlatılması, yine köylülerin turistlere özgü faytonculuk ve atcılık hizmeti sonucu at dışkılarının bilinçsizce göle karışması ve böylece gölü azot ve fosforca zenginleştirerek bitkilendirmeyi attırması sayılabilir. Bitkisel alan arttıkça, sazangiller kendilerine daha çok beslenme ve üreme alanı bularak popülasyonda baskın hale gelmektedirler. Öncelikle disiplinli bir yönetim politikası ile bu dış etmenlerin bertaraf edilerek gölü kendi haline bırakılması, ardından artan sazangil popülasyonunun düzenli ve bilinçli bir şekilde azaltılması şu anki tehlikede olan alabalık popülasyonunun arttırılması için tek çözümdür. Ortamın azot ve fosfor girdisinin kontrol edilerek azaltılması ile bitki yoğunluğu azalacak, popülasyonu azaltılmış olarak gölde bırakılan sazangiller de besin zincirinin en tepesinde bulunan alabalık tarafından kontrol edileceklerdir. Son olarak şu günlerde Milli Parklar Dairesi Abant gölü çevresine farklı bir yapılandırma kazandırmaya çalışmakta, kaldırım döşeyip yürüme yolları ve özel bir araç temin ederek insanları göl etrafında gezdirmeyi planlamaktadır. Fakat bu uygulama da yanlış planlanmış olup Abant Tabiat Parkı kavramını zaman içinde doğallığını kaybettirecektir. Bu tür uygulamalardan vaz geçilerek göl ve çevresi kendi doğallığı ile kalmalıdır.
Alıntı sonu .
Sanırım bu çalışma 2008 yılında yapıldı ...
Daha fazla yorum yok ama alıntı gelebilir ...