Gönderen Konu: ALA ÇAĞIRMALARI (Abant)  (Okunma sayısı 6382 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Sinan Işıldak

  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 347
ALA ÇAĞIRMALARI (Abant)
« : 17 Aralık 2016 - Cumartesi, 11:30:55 »
ALA ÇAĞIRMALARI (Abant)

Yıllarca avlandığım tertemiz muhteşem bir göl. Çok av hatıralarım vardır bu cennet gibi yerde. Taşına-yosununa, sazına-nilüferine, dibine kadar bilirim gölün her noktasını. Oltam hangi derinlikte, hangi ilişkene takılacak kadar bilirim desem yalan olmaz. Çok eskiden ava kapalı olduğu dönemlerin birinde saatlerce kürek çeke çeke, kayıkla bütün gölü dolaşmışlığım da vardır. Akvaryum gibi dibi görünürdü. Gölün tüm kıyısından, olta atılabilecek her noktasından alabalık yakalamışımdır. Çok farklı bir güzelliğe sahip Abant alası bütün alabalıkçıların rüyalarına girmiştir. İllaki avlanılası alabalıklardandır. Mühür gibi iri siyah benekleri diğer alabalıklarda göremezsiniz. Dayanıklı, güçlüdür Abant alası. Son yıllarda (15-20 yıldır) ülkemizde çokça gölete aşılanması cazibesinin yitirildiği duygusunu yaşatmıştır bende. Gökkuşağı alası gibi kolay ulaşılır olmuştur. Oluşan bu olumsuz duyguyu aşmak için yolları aşıp, Abant tan, kaynağından yakalamaya bakmalı bu güzel alabalığı. Abant ve alabalığı çok sıkı korunmalı gözümüz bizim, gözümüz. Aman çöp kaçmasın...

Nisan ayının başı hafta arası. İsmi bende saklı Abant ta görevli arkadaşa telefonda soruyorum; gölün buzu ne alemde diye. Aldığım cevap; '' Büyük kısmı çözüldü gelsene, karavanda soba yanıyor. Muhabbet ederiz, kalırsın sabah da avlanırsın '' diyor. Davetin güzelliğine bakarmısınız. Alışveriş yapıp yola çıkıyorum. Akşam saat 9 gibi karla karışık yağmur Abant sapağında yakalıyor beni.

Karavanın damına yağmur taneleri tın tın vuruyor, soba gürüldeyerek bu tın tına eşlik ediyor.. Üzerindeki çaydanlık fokurduyor, sohbet eşliğinde acıkan karnımızı doyuruyoruz. Ne kadar anlatsam beceremem yaşadığım anın güzelliğini. İçerisi fırın gibi, camı aralıyoruz buz gibi bir hava 5 dakikada içerinin ateşini düşürüyor. Derin alabalık muhabbeti arkadaşın uykusu gelene kadar sürüyor. Karavan şimdi karanlık. Yanan sobayı, kapağından sızan turuncu alevleri, lapa lapa yağan karı, rüzgarı, yağmuru uykuya satmadan sabahı karşılıyorum. Çayı demliyor kahvaltıyı hazırlıyorum. Kahvaltıdan sonra termosuma sıcak su koyuyorum. Arkadaşa şimdilik veda ediyorum. Av vakti gelmiştir artık.

Dışarıdaki ayaz insanı ısırıyor. Öyle bir ayaz var ki; avlanma diyor, sıcak yatağı, yanan sobayı bırakma diyor. Haksız da değil ayaz. Ama alabalıklara sözüm var..

Arabayla avlanacağım uygun bir noktaya gidiyorum. Olta atmaya başlıyorum 15-20 dakika geçti geçmedi parmaklar dondu, kamışın halkaları buz tuttu. Yağan kar,esen sert rüzgar ve ayaz, uykusuzlukla birlikte direncini düşürüp içine işliyor insanın. At çek, at çek tek bir vuruş alamadım. Yer değiştiriyorum. Gölün Alaska diye isim taktığım bir noktasına geliyorum. Üç avcı dip oltalarını atmışlar gözleri, kulakları oltalarında asılı duran zillerde. Çalacak bir zil deli ayaza son verecek gibi. Rastgele diyor selamlaşıyorum. Çok sağlam ateş yakmışlar kahvaltı ediyorlar. Sıcak bir davetle buyur ediyorlar sofralarına. Teşekkür ediyorum ama çaya hayır diyemem. Avcılıkta peşine düştüğüm, aradığım, doğada yaşamak istediğim tüm duyguların muhteşem kokusunu ateşte yanan odunların dumanından ciğerlerime kadar çektim. Duyguların kokusu olmaz demeyin bütün bu güzel duyguların kokusu bu dumandaydı. Avcılık nedir diye sorsanız bu koku derim. Avcılığa dair her şey bu kokunun içindedir derim. Ateş-duman kokusu, toprak- yosun kokusu, deniz-orman kokusu, rutubet kokusu derim. Avcılık koku derim. Ağacın içinde saklı bir koku...

Nasıl balık durumu diye birbirimize soruyoruz. Şimdilik ses yok ne onlarda, ne bende. İçlerinden biri atçekle bu ayda netice alamazsın diyor bana. Mayıs ortaları, Haziran gibi tutarsın diyor. Oysa çok alabalık tutmuştum yıllarca Abant ta bu ayda. Gölün yarısı buz iken hatta. Ama bi şey demedim. Nasip dedim sadece. At çekle tutamazsın Nisan'da lafı Abant için boş laftı. Defalarca tecrübe ettiğim aksi ispatlanmış bu boş lafı; avcılık hissiyatından olsa gerek, bu adama ispat etme isteği nedense beni gaza getirmişti iyice. Rastgele diyerek ayrıldım yanlarından. Ava devam ediyordum saat 10 olmuştu. Kar ve yağmur birbirine karışmış devam ediyor. Müthiş soğuk bir yandan, sezon başı hamlığı bir yandan, atçek yapmaktan omuz, sırt ağrısı resmen yanmaya dönüştü.

Israrlı çabalarım, sabrım netice veriyor. Mepsle 2 tane sağlam porsiyonluk Abant alası yakalıyorum. Müthiş bir rahatlık var üzerimde şimdi. Gölden ayrılıp yola çıkıyorum. Otelde kalan müşterilerden bazıları koşu yapıyor. Rica ediyorum birine balıklarla fotoğrafımı çektiriyorum. Vakit öğlen oldu şu avcı arkadaşların yanına döneyim Mayıs-Haziran öncesi de tutuluyormuş mepsle diyeyim. Söylesem inanmazlardı görsünler istedim.. Sonra vazgeçip 1 saat kadar daha avlanayım öyle giderim yanlarına dedim.

Sazlık bir alana geldim. Gölün yüzeyini yer yer yarım metre aşmış otlar, sazlar var. Dizlerime kadar suyun içindeyim. Mepsi çıkarıp çekirge taktım. Bunca otun, sazın arasında çekirgeyi dolaştırmak mepsten daha iyi randıman verecekti. Ve takılma riskini azaltacaktı. Rüzgar arkamdan esiyor bu avantajla daha uzak noktaya çekirgeyi düşürdüm. 6-7 saniye bekledim çekirgenin çıkardığı halkalar yufka gibi açılıp yayıldı. Rüzgarın boşalttığı fazla misinayı sararak boşluğu alıyorum. Kamış marifetiyle makarayı sarmadan 1-1.5 metre kadar çekirgeye aksiyon veriyorum, aniden çıkan şapırtı sesi bir alabalıkçının duymak istediği ürpertici en güzel sesti. Bu sesin sahnede bir de görüntüsü olmalı değil mi? işte onu anlatmayı beceremem boşverin. Sadece; ütüsü bozulan göle ve çekirgeye acırdınız diyeyim. İri bir alabalığın hamlesi bu kadar sesi, böyle bir görüntüyü ortaya çıkarabilirdi. Makarayı sarıyorum balık havaya sıçradı ve suya düştüğünde misinada oluşan boşluk bir an kaçtı hissine kapılmama neden olacaktı. Ama bu hisse izin vermedi. Attığı kafalardan okkalı bir alabalığın ağırlığını, gücünü kamışta tartabiliyordum. '' Korkma; kaçmadım, geliyorum diyordu. Attığım sert kafa darbelerine, asiliğime, hırçınlığıma, alıp başımı suyun dibine çekip gitme çabalarıma aldırmayasın. İyi gidiyorsun bozma sakın, sen darbeleri kamışla yumuşat, kamışla yor beni diyordu bana. Kalama verirsen bütün taban ot, saz, ilişken ona göre dikkatli ol. Biliyorsun zaten hatırlatmak için söyledim tüm bunları.'' dedi. 46 cm lik Abant alabalığı...

Sonra karavanın yanına gittim arkadaş hadi iyisin maşallah dedi, tebrik edip fotoğrafımı çekti. Şimdi avcıların yanına gideyim dedim. Mayıs-Haziranı bekleyemedim diyecektim ama onlar da Mayıs-Haziran gibi gelmek için gitmişler beni beklememişlerdi. Yaktıkları sağlam, güçlü ateşin alevini giderken yanlarında götürmüşler. O muhteşem, mis gibi kokan dumanı bana bırakmışlardı. Küllenen ateşin içinde bana göz kırparak selam veren yorgun, kızarmış közlere ben de göz kırparak selam verdim. Şimdi termostan sıcak bi çay içmenin vee deriinn deriinn tüttürmenin vaktidir. Ne yorgunluk kaldııı, ne üşüme, ne de uykusuzluk... Lapa lapa yağan onca kar da tutmadı, Nisan yağmuru karıştı işin içine...   Eski Abant avlarından...
 
46 cm lik Abant alası hala benimle birlikte. İnanın çok mutlu hergün yüzyüze bakıp, selamlaşıp konuşuyoruz. O, hiç değişmedi ama ben yaşlandım.

Hadi sizlere bir sır vereyim; Dünya sularında yakalanan her bir alabalık yaşadıkları büyülü, noktalı adreslerden bütün alabalıkların selamını ulaştırırlar bana. Ve yakalanıp geri salınan her bir alabalık da büyülü, noktalı adreslerde yaşayan bütün alabalıklara benim selamımı ulaştırırlar. Dünyanın bütün alabalıkları beni çok iyi, hem de çoook çook iyi tanırlar. İnanmayan sorsun alabalıklara ama onlar sırlıdırlar, sır tutarlar asla cevap alamazsınız. Selam bütün alabalıklara, alabalıkçılara...

14-12-2016       SİNAN IŞILDAK



Çevrimdışı KARTAL

  • Birol BABADAĞLI
  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Şub 2011
  • İleti: 156
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: ALA ÇAĞIRMALARI (Abant)
« Yanıtla #1 : 20 Aralık 2016 - Salı, 12:33:15 »
Klavyene sağlık Monti.
Abant a bir gidemedim desem herhalde herkes güler ama öyle .
Balıkçı olmayan eşim bile görmüş ben hala göremedim yada görmek için çaba sarf etmedim.

Takipteyim  flowers::
Rastgesin.
Birol BABADAĞLI   1973-ANKARA

Çevrimdışı Sinan Işıldak

  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 347
Ynt: ALA ÇAĞIRMALARI (Abant)
« Yanıtla #2 : 20 Aralık 2016 - Salı, 16:08:30 »
Klavyene sağlık Monti.
Abant a bir gidemedim desem herhalde herkes güler ama öyle .
Balıkçı olmayan eşim bile görmüş ben hala göremedim yada görmek için çaba sarf etmedim.

Takipteyim  flowers::
Rastgesin.
             
              Sağolasın Birol. Çok gecikmeden gitmelisin derim. Ama hafta içi gitmelisin mutlaka.Bu sezon bi Abant avı yapmanı ve yazmanı bekleyeceğim senden. Şimdiden rastgele...

Çevrimdışı Tarık Ersal

  • Tarık ERSAL
  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 2.350
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: ALA ÇAĞIRMALARI (Abant)
« Yanıtla #3 : 21 Aralık 2016 - Çarşamba, 16:50:31 »


Bu sezon açılışını Abant'ta yapalım diyorum.  ;)
Tarık ERSAL 
1961 - ANKARA - B Rh+


"MEVZUBAHİS VATAN İSE, GERİSİ TEFERRUATTIR."

Çevrimdışı Tarık Ersal

  • Tarık ERSAL
  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 2.350
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: ALA ÇAĞIRMALARI (Abant)
« Yanıtla #4 : 21 Aralık 2016 - Çarşamba, 16:53:17 »


Bir de 2007 den kalma nostalji yapam dedim.
Tarık ERSAL 
1961 - ANKARA - B Rh+


"MEVZUBAHİS VATAN İSE, GERİSİ TEFERRUATTIR."

Çevrimdışı Sinan Işıldak

  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 347
Ynt: ALA ÇAĞIRMALARI (Abant)
« Yanıtla #5 : 23 Aralık 2016 - Cuma, 18:20:28 »

Bir de 2007 den kalma nostalji yapam dedim.

             
             Tarık Abi, Abant iyi olur, rahat olur (Belim için en azından) Alabalığın kafası hala buzlukta duruyor. Duvara asacam bu yaz diye diye 10 sene geçmiş. Ama bu yaz kurutup asacam.. Valla seni de özledim, Abant'ı da. Ateş yakacaz Koca Yürek, bak 2016' DA bitti..

Çevrimdışı Metin Karagöz

  • Metin KARAGÖZ
  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 1.747
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: ALA ÇAĞIRMALARI (Abant)
« Yanıtla #6 : 25 Aralık 2016 - Pazar, 19:39:30 »
Sinan, okuyalı epey oldu ama bir fırsat yaratıp ta eline sağlık, sağol diyemedim.

Eline, emeğine sağlık; bildik (asfalt kenarı  ;) )yerlerden söz edince daha bir umutlu oluyor insan. Nedense...  :)
 flowers::
Sağlıcakla kal.

Çevrimdışı Sinan Işıldak

  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 347
Ynt: ALA ÇAĞIRMALARI (Abant)
« Yanıtla #7 : 26 Aralık 2016 - Pazartesi, 13:30:56 »
Sinan, okuyalı epey oldu ama bir fırsat yaratıp ta eline sağlık, sağol diyemedim.

Eline, emeğine sağlık; bildik (asfalt kenarı  ;) )yerlerden söz edince daha bir umutlu oluyor insan. Nedense...  :)
 flowers::
Sağlıcakla kal.

  Metin Abi sağolasın. Sezonu Abant ta açarız Tarık Abi de Abant'a sıcak bakıyor ben de. Hem asfalt kenarı yormaz bizi hem de trofe alabalık şansı var. Güzel olur her açıdan. Selamlar..

Çevrimdışı Burak Kalaç

  • Burak KALAÇ
  • Dernek Yönetim
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 595
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: ALA ÇAĞIRMALARI (Abant)
« Yanıtla #8 : 19 Ocak 2017 - Perşembe, 23:56:56 »
Üstad bu Abant ın bendeki yeri de çok özeldir, senin sayende. İri alabalıkla mücadeleyi, göl alasını ilk burada tecrübe ettim. Karanlıkta bilmeden buz olan göle kaşık salladığım mekandır burası. Gün ağardığında bu duruma çok gülmüştüm. Senin birkaç metre ötende avlanıp tek bir yüzgeç kıpırtısını hasretken üstü üstte tutuğun alabalıklar bana bu işte hırs yapılmaması gerektiğini öğreten en önemli diğer tecrübeydi. Böylesine alpin özellikli bir gölde alabalık avlamak bence bu ülkede bir ayrıcalık. Değerini bilmiyoruz herzamanki gibi. Son yıllarda avlanmadım ama bir kez yanından geçtim. Doğallığı gitmiş, şehir parkına dönmüştü. Ama eminim ki hala trofe alabalıkları bağrında saklıyordur.

Benim de aklım şöyle bir geçmişe aktı seyende. Kalemine sağlık üstad.
Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen birşey olduğunu anlayacak

Çevrimdışı Sinan Işıldak

  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 347
Ynt: ALA ÇAĞIRMALARI (Abant)
« Yanıtla #9 : 20 Ocak 2017 - Cuma, 21:11:05 »
Üstad bu Abant ın bendeki yeri de çok özeldir, senin sayende. İri alabalıkla mücadeleyi, göl alasını ilk burada tecrübe ettim. Karanlıkta bilmeden buz olan göle kaşık salladığım mekandır burası. Gün ağardığında bu duruma çok gülmüştüm. Senin birkaç metre ötende avlanıp tek bir yüzgeç kıpırtısını hasretken üstü üstte tutuğun alabalıklar bana bu işte hırs yapılmaması gerektiğini öğreten en önemli diğer tecrübeydi. Böylesine alpin özellikli bir gölde alabalık avlamak bence bu ülkede bir ayrıcalık. Değerini bilmiyoruz herzamanki gibi. Son yıllarda avlanmadım ama bir kez yanından geçtim. Doğallığı gitmiş, şehir parkına dönmüştü. Ama eminim ki hala trofe alabalıkları bağrında saklıyordur.

Benim de aklım şöyle bir geçmişe aktı seyende. Kalemine sağlık üstad.

             Ahh Burak ahhh. Abant trofe alabalıkları bağrında sakladığı gibi, nice hatıralarımızı da bağrında saklıyor. En son 2010 yılında gitmişim öğlene kadar tek bir alabalık tutabilmiştim.