Gönderen Konu: ALA ÇAĞIRMALARI(Aynı gün-Üç farklı avlak)  (Okunma sayısı 7758 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Sinan Işıldak

  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 347
ALA ÇAĞIRMALARI(Aynı gün-Üç farklı avlak)
« : 12 Aralık 2016 - Pazartesi, 18:15:50 »
ALA ÇAĞIRMALARI (Aynı gün-Üç farklı avlak)

İhtiyar (Ercan Güven) aradı. Çık gelsene dükkandayım laflarız, çay içeriz diye davet ediyor.. Bu sefer de sen gel ihtiyar sıcakta şimdi kim kalkacak, gelecek diyorum.

Sen bilirsin alabalık yeri var yeni öğrendim diyor. İhtiyar benim gibi gaddar değil çaylar masaya konar konmaz yeri söylüyor. Bir tanıdığından istihbarat edinmiş; kırmızı benekli alabalık varmış derenin birinde.
 
Üç gün sonra gelip beni alıyor sağolsun, neşe içinde gidiyoruz.

Avlağa geldik, baktık ama dere çok çok zayıf. Anca uzun kamışla dereye fazla sokulmadan, akan bir karış sudan yemli avlanırsın veya (''elle tutarsın'') Belki bahar ayında zor da olsa meps çalışır. Derede doğal alabalık olabilir, temiz orman içi bir dere. Mevsiminde denenir ama mevsiminde bile at çek için çok tat vermez.
 
İhtiyar üzüldü isterdi ki beni daha iyi bir avlakla buluşturmak ama o yapacağını yapmıştı sağolsun.. Ben onun üzülmesine üzüldüm, ama olabilir böyle şeyler istihbarat kazası diyelim. Tam tersi de olabilir zımba gibi bir avlak da çıkabilirdi.

Biz zaten yeni bir avlağın umuduna yeterince sevinmiştik bu bize yeterdi.

Peki şimdi ne yapacaktık, onca yolu boş boş geri mi dönecektik... Dinle beni İhtiyar buraya yakın alabalığı olan bir gölet biliyorum, oraya gidelim bakalım. Hadi hadi can sıkacak bi şey yok bunda. İhtiyar benim için üzülmüştü bunu biliyordum. Bu duyguyu üzerinden atması için bu göleti öne sürdüm ama gölette fos çıkarsa 15-16 yıl öncesinin bir istihbaratını değerlendirebileceğim başkaca bir dere vardı aklımda.

Derdimiz sırf alabalık tutmak olsaydı başka yerlere kaçabilirdik. Ama bize heyecan lazım heyecan. Dünyanın en güzel avlağı lazım. Şimdi bu kadar yolu madem geldik, gölde biraz avlanıp sonra biraz uzun yolumuz olsa bile dereye kaçacağız planım bu. İhtiyar ve ben şimdi çok mutluyduk.

Göletin çevresi sazlık olduğundan ancak yarısı kadar veya yarısından biraz fazla kısmında olta atabileceğimiz bir alan var. Güneş biz gölete vardığımızda iyice yükselmeye başlamış. Çok asılmadan, gölün tozunu alırcasına olta atabileceğimiz bütün noktalara atışlarımızı yapıp, hem dipten, hem yüzeyden ve orta sudan vuruş alamayınca ihtiyar dedim; ya akşamı bekleyeceğiz bu sıcakta ya da vakit kaybetmeden dereye gideceğiz... Burada beklemeye değmez yürü dereye kaçalım günü orada batıralım dedim ve yepyeni bir heyecanın içinde dereye doğru yol aldık.

Devam etmekte olduğumuz ana yol küçük bir köyün içinden geçiyordu. Dallarından sarkıp yere dökülmüş elmaların bolluğundan nasibimize düşen 3-4 elmayı ıskalamadık. İhtiyar'a şu köy bakkalından derenin yerini iyice bir öğreneyim dedim. Arabadan ihtiyarla beraber indik. Bakkalın cevabı aynen şu; aman orası sakat bi yer kayar düşersiniz, uçurumlu dik yer. Bakın oraya dağcılar bile zor inip çıkıyor, tireykinkçiler gelirler oraya. Adamsız, bilen biri olmadan gitmeyin... Sağolasın Dayı deyip bakkaldan çıkıyoruz.

Birlikte şu kararı alıyoruz gidip görelim en azından. Suyu ilk gördüğümüz yerde daha sağlıklı karar veririz. Dereyi gördüğümüz ilk nokta alabalık olabilecek nitelikte değildi daha devam etmemiz lazım. Fakat yol gittikçe dereyle aramıza geniş ve dik araziler sokuyordu. Derenin ne sesi, ne görüntüsü vardı artık. Uzunca bir süre sonra yol tekrar istediğimiz kıvama geliyor bizi dereye nispeten yaklaştırıyordu. Artık yol bize veda edecek, kendi yolcularının üzerinden geçmesini bekleyecekti. Yol başka bir köye doğru dereden tamamen ayrılacaktı. Bize kala kala bozuk, tozlu bir yayla yolu kalmıştı. Asfalt yol başka tarafın, başka yolcularına bizi değişmişti.
 
Biz arabayı uygun bir yere bıraktık ve 30 derece sıcaklıkta dereye doğru yürümeye başladık. Çok yürüdünüz biraz da dik rampalardan kaymaya başlayın. Tamam tamam yavaş olun olacak bu iş. Ellerinize, üstünüze başınıza batan kıymıkları, dikenleri temizleyin.

Otların, yaprakların altına saklanmış çukurlar bilgisayar oyunlarındaki gibi engeller oluşturuyordu.

Sıcaklık vadideki nemle birlikte bizi resmen boğdu. Her tarafımızdan buhar çıkıyor yetmezmiş gibi son derece zorlu dikenli, sarp dik etaplar hoşgeldiniz diyordu. Bakkal neredeyse tamamen haklı çıkacaktı. Derede balık çıkmayınca, bakkalı haklı çıkarmadan biz derenin geçit vermeyen bölümünden ayrılıp dim dik patikadan patika bile yok, biz patika oluşturup 7-8 adımda bir durup, doğrulup arkamıza bakıyor küfrediyorduk, önümüze bakıp yine küfrediyorduk. Daha ne kadar çıkacaz, tırmanacaz, sürünecez. Bu araba nerde, nerde bu araba diye sanki arabayı biz parketmemişiz gibi birbirimize sorup, söyleniyorduk.

Güçlükle kan, ter içinde arabanın yanına geldik. Nefesimiz, nabızımız yerine gelmeden yanımızdan bir araba geçiyordu işaret edip durdurduk. 3-4 genç arkadaş yaylaya piknik yapmaya gidiyorlarmış. Derenin daha verimli bir noktasına ulaşabilmemiz için bize, bizi takip edin dediler. Hava sıcak arabanın içi yanıyor, camları açtık ama önümüzde giden aracın yoldan kaldırdığı tozlar bizim ciğerlerimize kadar girdi. Ulan yeterki alabalık çıksın tozuna kurban bee.

Gençler yavaşlayıp durdular. Camları kapatmadan biz de durunca tam bir toz banyosu yaptık. Biraz lafladıktan sonra buradan itibaren olta atarsınız hadi rastgele abiler deyip, tozuta tozuta gittiler. Dua edin alabalık tutalım  gençler sizi hayırla yad edelim. Bu kadar tozu arkanızdan boşuna yemedik inşallah.

Yoruldunuz okumaktan biliyorum hemen oltayı atacam bekleyin. Aha da attım, aha da geliyo vallahi işte tuttum kırmızı benekliyi hem de dünyanın en güzel avlağında. Bakın bakın İhtiyar'a bakın o da kırmızı benekli tuttu. İşte bu bee. Allah gençlerden razı olsun bizi peşlerine takmasalardı alabalığa biraz geç kavuşacaktık ve daha çok yorulacaktık. Dereyi, alabalığını, beneklerini merak ediyorduk ikimiz de yakaladık. Amacımıza ulaşmıştık artık. Havanın nemi ve sıcaklığı, parkurun zorluğu, aynı gün içinde üç farklı avlak için gelinen onca yolun bedenlerimizi yorması, avın devamı için ancak hamallık olurdu bizim için. Avlanma düşüncemiz, süremiz, planımız her zaman, her avlağa ve şartlara göre değişkenlik gösterir. Bazen tek alabalıktır hedefimiz, burası böyle idi tam isabet... 
 
İhtiyar bi çeşme görürsen dur hararetten ölcem. Bak elmanın sadece sapı ve çekirdekleri  kaldı. Ne su içtik be böyle ihtiyar. Bakkal da amma sallamış a.k....

Bakkal başka bi yerden bahsetmiş olmasın.. Aman neyse şimdi onu düşünüp bugünün tadını kaçırmayayım. (Sonradan öğrendim; bakkalın dediği yer ile benim sorduğum yer aynı yermiş ohhh dedim bakkal doğru yer için sallamış.)

Av tarihi: Temmuz veya Ağustos 2008. (fotoğraf makinasına göre Ocak-2000) Hava çok güneşli, dere suyu zayıf ama olta atmaya uygun. Alabalık durumu derenin olta attığımız bütün kısımlarında çok kötü yok neredeyse. Olta dışı avcılığın maalesef derede yaygın olduğunu öğrendik. Parkuru zorlu ve yorucu; Mayıs-Haziranda gitmeli hava serin olur en azından ve suyu daha iyi olur. Bu zorluğa karşın verimli bir avlak olması gerekirdi. Ancak madem bu kadar zorlu bi yer; ne varsa tutup alalım düşüncesi baskın çıkmış bu dereye gelenlerde.

Bu avlağa bi daha gidermiyim? yolum düşmezse gitmem. Zaten alabalığını tuttum. Bakkal Amca'nın dediği yerle benim ona sorduğum yer aynı yer olmasaydı o zaman giderdim. Sizler, yazımı okuyanlar Monti biz gidelim mi? diye bana sorarsanız cevabımı vereyim; bakkal'a sorun, sallar biraz ama doğrusunu söyler. Bakkalda ip yok ipsiz gitmeyin, yaylaya giden gençleri tozdan göremeyebilirsiniz..
Maalesef kerteriz korkusundan sadece bu iki fotoyu ekliyorum...

30-11-2016    SİNAN IŞILDAK



Çevrimdışı Metin Karagöz

  • Metin KARAGÖZ
  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 1.747
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: ALA ÇAĞIRMALARI(Aynı gün-Üç farklı avlak)
« Yanıtla #1 : 12 Aralık 2016 - Pazartesi, 21:46:58 »
Sinan, sen hani sezon açılışına davet etmiştin ya,
Ben ufaktan tırsmaya başladım, senin şöyle zahmetsiz, asfalta yakın, koltukta oturulan, balığın kendiliğinden kıyıya atladığı bir av hikayen yok mu.  ;)

Eline sağlık, zorlu anılar da olsa sen yine de heybedekileri çıkarmaya devam et, keyif veriyor.

 flowers::

Çevrimdışı Sinan Işıldak

  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 347
Ynt: ALA ÇAĞIRMALARI(Aynı gün-Üç farklı avlak)
« Yanıtla #2 : 12 Aralık 2016 - Pazartesi, 21:58:23 »
Sinan, sen hani sezon açılışına davet etmiştin ya,
Ben ufaktan tırsmaya başladım, senin şöyle zahmetsiz, asfalta yakın, koltukta oturulan, balığın kendiliğinden kıyıya atladığı bir av hikayen yok mu.  ;)

Eline sağlık, zorlu anılar da olsa sen yine de heybedekileri çıkarmaya devam et, keyif veriyor.

 flowers::
  Rahat ol Metin Abi, kafamda iki avlak var rahat sayılır. Benim bel zaten şu sıralar hassas. Biz keyif yapacağız, alabalık bu belli olmaz belki kıyıya atlayıverir. Ateş yakar olta atarız.Çok çok hikaye var amma yazmak zor. Yinede yazmaya gayret edeceğim. Asfalta yakın yerde var sıkma canını Abim.

Çevrimdışı Tarık Ersal

  • Tarık ERSAL
  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 2.350
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: ALA ÇAĞIRMALARI(Aynı gün-Üç farklı avlak)
« Yanıtla #3 : 13 Aralık 2016 - Salı, 09:15:48 »

Metin ağabeyim, gel alamıza sazan muamelesi yapma.
O ne yahu?  cool:

" Zahmetsiz, asfalta yakın, koltukta oturulan, balığın kendiliğinden kıyıya atladığı bir alabalık avı "
 Abant ya da Yedi Göller olur mu?  :) diyeceğim de kendiliğinde atlamaca orada da yok.

Sinan'ım seni kırmamak için her yolu denemiş ama ıııh. 
Gel kardeş, şu yazdığın av güncelerini geğerlendir.
Harika bir kitap olacaktır. Eminim.  good::
Tarık ERSAL 
1961 - ANKARA - B Rh+


"MEVZUBAHİS VATAN İSE, GERİSİ TEFERRUATTIR."

Çevrimdışı Sinan Işıldak

  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 347
Ynt: ALA ÇAĞIRMALARI(Aynı gün-Üç farklı avlak)
« Yanıtla #4 : 13 Aralık 2016 - Salı, 11:01:39 »
Metin ağabeyim, gel alamıza sazan muamelesi yapma.
O ne yahu?  cool:

" Zahmetsiz, asfalta yakın, koltukta oturulan, balığın kendiliğinden kıyıya atladığı bir alabalık avı "
 Abant ya da Yedi Göller olur mu?  :) diyeceğim de kendiliğinde atlamaca orada da yok.

Sinan'ım seni kırmamak için her yolu denemiş ama ıııh. 
Gel kardeş, şu yazdığın av güncelerini geğerlendir.
Harika bir kitap olacaktır. Eminim.  good::
              Tarık Abi, tüm konforları sağlamak mümkün ama balığın kıyıya atlaması meselesi? belki biz balığa doğru atlayıveririz. Yinede alabalık bu belli olmaz atlayıverir bakarsın. Hele bi sezon gelsin derin bi muhabbet yaparız ateş başında.Tarık Abi kitap meselesi görüşlerin için çok teşekkür ederim. Yazmaya gayret ediyorum kafam müsait oldukça. Kerteriz korkusundan hikayeleri istediğim gibi dillendiremiyorum ve fotoğraflarla süsleyemiyorum. Bu yüzden forumda hikayeler yavan oluyor.

Çevrimdışı Tarık Ersal

  • Tarık ERSAL
  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 2.350
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: ALA ÇAĞIRMALARI(Aynı gün-Üç farklı avlak)
« Yanıtla #5 : 13 Aralık 2016 - Salı, 11:28:52 »

              Tarık Abi, tüm konforları sağlamak mümkün ama balığın kıyıya atlaması meselesi? belki biz balığa doğru atlayıveririz. Yinede alabalık bu belli olmaz atlayıverir bakarsın. Hele bi sezon gelsin derin bi muhabbet yaparız ateş başında.Tarık Abi kitap meselesi görüşlerin için çok teşekkür ederim. Yazmaya gayret ediyorum kafam müsait oldukça. Kerteriz korkusundan hikayeleri istediğim gibi dillendiremiyorum ve fotoğraflarla süsleyemiyorum. Bu yüzden forumda hikayeler yavan oluyor.


Sinan ustam,
Bu av hikayelerine yavan diyen avcunu yalasın.  :P
Belki tatlandırır.   ;D

Muhabbeti sağlam bir misina ile çekiyorum kardeş.  friends::
Tarık ERSAL 
1961 - ANKARA - B Rh+


"MEVZUBAHİS VATAN İSE, GERİSİ TEFERRUATTIR."

Çevrimdışı Metin Karagöz

  • Metin KARAGÖZ
  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 1.747
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: ALA ÇAĞIRMALARI(Aynı gün-Üç farklı avlak)
« Yanıtla #6 : 14 Aralık 2016 - Çarşamba, 23:58:06 »
Metin ağabeyim, gel alamıza sazan muamelesi yapma.
O ne yahu?  cool:

" Zahmetsiz, asfalta yakın, koltukta oturulan, balığın kendiliğinden kıyıya atladığı bir alabalık avı "
 Abant ya da Yedi Göller olur mu?  :) diyeceğim de kendiliğinde atlamaca orada da yok.



Hani karıncanın misalidir, demişler ya "bunca yolu nasıl gidecen", demiş ki "gidemesem de yolunda ölürüm"
Hadi ölmeyelim de katlanırız artık zorluğa, ne diyeyim.

Ya, sahiden atlamaz mı şimdi bu  :D ... Sinan'ın yazdığına göre benim halen umudum var.

Tarık sen de ayrımcılık yapma. Ala=balık, sazan=balık, ala=sazan.
Bir üstte yazdıklarım, 'mantık' kitabını okuyan arkadaşın akvaryum örneği ile yöresindeki hemşehrisine mantık öğretisini anlatması gibi oldu.

Biraz karışık gibi oldu ama her birinin hikayesi veya fıkrası var, burada anlatamayacağım için önceden duymamış arkadaşlara karşılaştığımızda anlatırım.

...
 Hele bi sezon gelsin derin bi muhabbet yaparız ateş başında.,
...

Ala kısmına iddia edemem ama burasında hiç tereddüdüm yok.  :)

Sevgiyle, sağlıkla ...   flowers::

Çevrimdışı Burak Kalaç

  • Burak KALAÇ
  • Dernek Yönetim
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 595
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: ALA ÇAĞIRMALARI(Aynı gün-Üç farklı avlak)
« Yanıtla #7 : 15 Aralık 2016 - Perşembe, 21:09:15 »
Üstad harika bir anlatım. Eline, kalemine sağlık.

Bu arada Ercan abi ne kadar şişmanmış o zamanlar , hayret ettim :)

Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen birşey olduğunu anlayacak

Çevrimdışı Sinan Işıldak

  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 347
Ynt: ALA ÇAĞIRMALARI(Aynı gün-Üç farklı avlak)
« Yanıtla #8 : 15 Aralık 2016 - Perşembe, 22:26:09 »
Hani karıncanın misalidir, demişler ya "bunca yolu nasıl gidecen", demiş ki "gidemesem de yolunda ölürüm"
Hadi ölmeyelim de katlanırız artık zorluğa, ne diyeyim.

Ya, sahiden atlamaz mı şimdi bu  :D ... Sinan'ın yazdığına göre benim halen umudum var.

Tarık sen de ayrımcılık yapma. Ala=balık, sazan=balık, ala=sazan.
Bir üstte yazdıklarım, 'mantık' kitabını okuyan arkadaşın akvaryum örneği ile yöresindeki hemşehrisine mantık öğretisini anlatması gibi oldu.

Biraz karışık gibi oldu ama her birinin hikayesi veya fıkrası var, burada anlatamayacağım için önceden duymamış arkadaşlara karşılaştığımızda anlatırım.

Ala kısmına iddia edemem ama burasında hiç tereddüdüm yok.  :)

Sevgiyle, sağlıkla ...   flowers::
 
              Metin Abi, alabalık bu atlayıverir yol, mol dinlemez. Şu hikayeyi merak ettim ateş başında dinlemek istiyorum.

Çevrimdışı Sinan Işıldak

  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 347
Ynt: ALA ÇAĞIRMALARI(Aynı gün-Üç farklı avlak)
« Yanıtla #9 : 15 Aralık 2016 - Perşembe, 22:43:03 »
Üstad harika bir anlatım. Eline, kalemine sağlık.

Bu arada Ercan abi ne kadar şişmanmış o zamanlar , hayret ettim :)


    Eyvallah Burak çok sağolasın. Bi daha baktım hakikaten şişmanmış..

Çevrimdışı ercanguven

  • Üye
  • *
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 121
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: ALA ÇAĞIRMALARI(Aynı gün-Üç farklı avlak)
« Yanıtla #10 : 18 Aralık 2016 - Pazar, 15:27:53 »
Monti,
Öncelikle,ellerine saglık,çok güzel anlatmışsın.
Okuyunca tekrar o günü yaşattın bana,tabiki şimdi güzel güzel hatırlayıp yaşadıklarımızı gülümseyerek anıyorum.
Ama ordayken öyle değildi.

Orda tırmanmaktan ve sıcaktan cigerlerim agzımdan çıkacaktı,yorgunluğu,teri,tozuda cabası.

Ancaaaak,alabalığın tehlikelerinide anlatmak gerekiyor,orda yaşadığımız iki olay vardıki,aklıma geldiğinde hâlâ ürperiyorum,o gögsümüze kadar sık gelen geniş yaprakların arasında yürürken bastığımız yeri göremiyorduk,uçurumun kenarına kadar gelmişiz son anda nereye gidiyoruz diye kamışla yaprakları kenara itince uçurum olduğunu gördük,eger bakmasaydık,dört yada beş adım daha atsak şu anda yazı yazmıyor olacaktık,"ALLAH KORUDU"hatırladınmı !?

İkinciside birileriyle karşılaştık içlerinden birisi bana,ben seni biryerden tanıyorum diyerek ısrarla dikleşmişti,bende kardeşim nerden tanıyacaksın ben bu daglara ilk kez geliyorum dememe rağmen,oda bana yok yooook ben seni tanıyorum diye ısrar etmişti,nerdeyse dağın başında adamla kavga edecektim. sopa:

Hey gidi günler heey

Ellerine sağlık ÜSDAT flowers::
« Son Düzenleme: 18 Aralık 2016 - Pazar, 15:31:04 Gönderen: ercanguven »
Ercan güven

Çevrimdışı Sinan Işıldak

  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 347
Ynt: ALA ÇAĞIRMALARI(Aynı gün-Üç farklı avlak)
« Yanıtla #11 : 20 Aralık 2016 - Salı, 15:58:45 »
 








Monti,
Öncelikle,ellerine saglık,çok güzel anlatmışsın.
Okuyunca tekrar o günü yaşattın bana,tabiki şimdi güzel güzel hatırlayıp yaşadıklarımızı gülümseyerek anıyorum.
Ama ordayken öyle değildi.

Orda tırmanmaktan ve sıcaktan cigerlerim agzımdan çıkacaktı,yorgunluğu,teri,tozuda cabası.

Ancaaaak,alabalığın tehlikelerinide anlatmak gerekiyor,orda yaşadığımız iki olay vardıki,aklıma geldiğinde hâlâ ürperiyorum,o gögsümüze kadar sık gelen geniş yaprakların arasında yürürken bastığımız yeri göremiyorduk,uçurumun kenarına kadar gelmişiz son anda nereye gidiyoruz diye kamışla yaprakları kenara itince uçurum olduğunu gördük,eger bakmasaydık,dört yada beş adım daha atsak şu anda yazı yazmıyor olacaktık,"ALLAH KORUDU"hatırladınmı !?

İkinciside birileriyle karşılaştık içlerinden birisi bana,ben seni biryerden tanıyorum diyerek ısrarla dikleşmişti,bende kardeşim nerden tanıyacaksın ben bu daglara ilk kez geliyorum dememe rağmen,oda bana yok yooook ben seni tanıyorum diye ısrar etmişti,nerdeyse dağın başında adamla kavga edecektim. sopa:

Hey gidi günler heey

Ellerine sağlık ÜSDAT flowers::
[/quote
 Eyvallah, sağolasın ihtiyar. Tehlikeli, sıkıntılı bir avdı gerçekten. Her zaman dikkatli olmak lazım hele bazı coğrafyalarda amannn..