Rapor sevgili Burak'tan gelecek dedimdi.
Ama Burak'ın ofisteki bilgisayarının azizliği nedeniyle hazırladığı raporu yollamak bana kısmet oldu.
Word doyasına kaydedilen bir raporu foruma taşımak neymiş onu da öğrendim.
---------------------------------------------------------------------------------
Rastgele - Der MordoğandaCuma günü bilgisayarımı kapattığımda saatim 18:30 u gösteriyordu. Tatlı bir heyecan içindeydim. 21:00 de kalkacak olan otobüse az bir zaman vardı ve daha çantamı dahi hazırlamamıştım. Ama o konuda tecrübe sahibi olduğumdan telaş etmiyordum, fazla vaktimi almazdı. Almadı da...........
Eşim ve kızım terminal girişine beni bıraktığında daha yarım saat vardı kalkışa. Kalkış peronuna vardığımda henüz bizden kimse gelmemişti. Bileti kontrol ettim, evet doğru yerdeydim. Çok geçmeden Tarık abi gözüktü yanında da Osman ağabey. Tokalaştık. Ve ardından İlhami ağabey geldi. Yalnız eli kolu boş gelmişti, tuhaflık vardı durumunda. Ve bombayı patlattı, gelemiyordu bizlerle. Özel bir işi çıkmıştı. Ama bizi yolcu etmeye gelmişti. Üzüldük bu duruma. İkna etmeye çalışsak da nafile. Kalmam gerekiyor diyordu aklı bizde olduğu her halinden belli olarak. Buruk bir şekilde vedalaştıktan sonra gece karanlığında güneye doğru yol almak üzere otobüsümüz hareket etti.
Az sohbet, bol uykuyla geçen bir gecenin ardından sabah 6:00 gibi güzel İzmir şehrimize ayak basmıştık. Üçkuyularda bindiğimiz dolmuş bizi dosdoğru Cem kaptanımızın memeleketi Mordoğana götürdü. Ve 12 saatlik bir yolculuk sonrası varmıştık son durağımıza. Dolmuştan dışarı ayak basar basmaz yağmur sonrası olan mis gibi bir hava karşıladı bizi. Eşyalarımızı alıp doğruca limandaki kahveye yöneldik. Diğer illerden gelen arkadaşlarımız koyu bir sohbet içinde bizleri bekliyor bulduk. Sıcak bir tokalaşma sonrası herkesdeki heyecan kendini belli ediyordu, daha fazla sabırdan kimseye fayda gelmezdi
Doğru yakındaki otelimize eşyalarımızı bırakıp kendimizi Han Han ve diğer teknelerin başında bulduk.
2 tekneye ayrıldık, Muratın ekibi bir teknede, bizim ekip diğerinde. Ve pancar motorun tır tır tır çalışmasıyla tekne limandan usulca hareket etti.
Ve işte size bundan sonrası yaşananların resimli romanı ;
Sabah suyunda açılıyoruz. Hava yağısız, keyifler gıcır. Cem kaptanın aile yadigarı hikayesine konu karanfillerden bir demetini hepimiz adına kendisine sunduktan sonra arasından birini alıp yakamıza iliştirmeyi de unutmuyoruz.
Cem kaptan sırtıyla başlatıyor av programını. Ve ortalığa lafı atıyor: göreceksiniz bak, en güzel balığı Oral kapacak diye. Ve dediği oluyor, Oral rapalasıyla civarımızda bulunma gafletinde bulunan bir torike güzel bir el ense hareketiyle arkadan dalıp kuyruğundan sürükleyip tekneye alıyor ! İnanmıyormusunuz? Alın size resimli kanıt.
Garip ne olduğunu anlayamadan kendini teknede buldu.
Bu da garibin yandan pozu
Ordan yemli av meramıza geçiyoruz. Ama aynı zamanda yağış başlıyor ve akşama kadar da hiç dinmiyor. Ve avımızı 16:30 gibi bol mercanlı, kupesli, karagözlü ve de teknenin yanından kaçan ahtapotlu şekilde sonlandırıp kendimizi otele atıyoruz üstümüzdekileri kurutabilmek için. Ve sonra da restauranta 18:00 gibi hazır ve nazırız. Geceden görüntüler ;
İkinci gün, Cem kaptanın ailesinin işlettiği dalyanı ziyaretimiz.
Enfes boklu kebap. Henüz 1 saat evel yakalanmış Levrek ve Kefaller.
Alemin Kralları.
Alemin mütemmim cüzü.
Ve keyifli, balıkla dolu iki günden sonra Karanfilli ( Cem Kaptana bu yörede öyle hitap ediyorlar ) bizi İzmire kadar bırakıp Egenin misafirperverliğini gösteriyor. Teşekkürler Cem kaptan…………… Emeğin ve dostluğun için. Ve bu keyfi bizimle paylaşan herkese.
Not: Ama bir dahaki sefere Akdeniz foklarını da görmek isityorum bilesin.
Burak KALAÇ
-----------------------------------------------------------------------------
Not: Tarık abi wordden aktardığı için Foto yazıları kalmış, onları sildim.