1. Kermelik Deli Dumrul Mücadelesi-Köprü savaşı

[Tuncay UYANIK]

Sizlere okuduğumda çok büyük üzüntü duyduğum bir yazıyı naklediyorum.

1. Kermelik Deli Dumrul Mücadelesi-Köprü savaşı

--------------------------------------------------------------------------------

Yer: Kayseri Kermikli-Özvatan yolu , kızılırmak üzerindeki köprünün sağ tarafı
Teknik: Amaçlanan spinner kullanmak olmasına rağmen suyun aşırı bulanık olması nedeniyle gezer kurşun dip takımı
Av sonucu: 1 adet Tatlısu kefali 25 cm, geri iade edilemedi

Cumartesi günü, Ben, eşim Fatma, KArdeşim Naci ve babam ile birlikte, Bülent kardeşimize aldığımız keçi lakaplı reno ts yi vermek ve Kayseride avlanmak için yola çıktık...
Reno nun az biraz bakımsızlığı nedeniyle 12 saat süren yolculuk sonucu pazar günü 02:00 olduğunda Kayseriye ulaştık.
Yattık ve ertesi günü avlanacağımız yer olarak seçtiğimiz yere doğru yola çıktık.
Kayseri de sezonun 1 Temmuzda açılacak olması nedeniyle tek seçeneğimiz vardı Akarsuda tatlı su kefali ve avlakta olduğu söylenen sudak tutmak...
Velhasıl biz tuzla gölünü de geçip avlağa vardığımızda suyun KIZIL akması nedeniyle, at çek şansımız olmadığından yemli takıma çevirdik ve oltalarımızı attık.

Ama önce avlaktaki durum şu ahvaldeydi...
belki 15-20 kişilik avlanan gruplar ellerinde kovalar serpmelerle ve ağ tırıvırı gibi yasak olan her türlü malzemeyle katliama girişmişlerdi...
Bu durumda bize yapacak tek şey kalıyordu...
Benim klasik gıcık kişiliğim ortaya çıktı ve biraderlerle birleşince 156 jandarma ihbar hattına bilgi verildi.
Ancak bu olayın hemen sonrasında, sonradan zeka özürli olduğunu öğrendiğimiz bir kişi tarafından sözlü (ana avrat bacı vs karışık) tacize uğradık...

Taciz sonrası tekrar jandarma aranarak tehdit edildiğimiz kendilerine bildirildi.

Bu arada oltaların birine balık vurmaya başladı ve ben Fatmaya balığı yakalayıp almasını söyledim ve o da ustalığını konuşturup balığı tasmaladı ve kenara aldı...




Bu arada tehdit eden şahıs ve arkasındaki 7-8 kişi ile olay yerindeydi.
Durum jandarmaya tekrar iletildi.Ancak gelen olmadı...
Bu arada diğerleri geride, ilk tacizi yapan şahıs taş ile saldırıda bulundu ve

ve bu saldırı savuşturulurken taş eşimin bileğine geldi ve sakatladı...
Daha önce Bülenti ve annemi sıyırdı.
Eh bu durumda yapacak tek şey kalıyordu, nefsi müdafaa..
Benden önce kardeşim Bülent elemanı altına aldı...
Diğerleri kayboldular...
Biz de elemanı bülentin elinden kurtardık...
Nihayet jandarma tekrar aranarak durum bildirildi ama bu arada iki saat geçmişti...
Kişilerin orada olması nedeniyle ve bulunduğumuz yerin savunmaya elverişliliği nedeniyle jandarma nezaretinde terk etmek istedik ve bekledik ama jandarma gelmedi...
Bu sırada yaklaşık 30 kişilik bir grup da toplandı ve üçüncü saldırı gerçekleşti...
O sırada olanları net hatırlamıyorum ama bir yandan allah ne verdiyse gereğini aparken bir yandan da ben bülentin elinde kalanı kurtarıyorum bülent nacinin elinde kalanı...Diğer yandan yaradana sığınıp...Neyse...

Yoksa nasıl gözümüz döndü ise yok yere bikaç kişinin katili olacağız...
Bu saldırı da savuşturuldu ama olduğumuz bölgeden ayrılmamız daha da riskli hale geldi...
Kalmak da riskli, ayrılmak da...

Jandarma tekrar arandı ve tekrar bilgi verildi bir yandan da hızlı bir şekilde toparlanıp olay yerinden kurtulmaya çalıştık...
Ve 4ncü saldırı gerçekleşti...
Bu sefer eşime ve anneme de doğrudan saldırılar yapıldı ve yine biz Allah ne verdiyse...
Onlar hasarlılarını alıp uzaklaşırken biz arabaya atlayıp son hız uzaklaşmaya başladık...
Bir süre iki araba tarafından takip edildik...
Usta bir sürüşle bunlar da ekarte edildi ve Kayseri JAndarma alay komutanlığına ulaşıp gerekenler yapılmak üzere hastane, rapor için gidildi...
Daha sonra Özvatan Jandarma komutanlığı'na ifade verildi.

Olay özeti:

Kızılırmakta katliam tam gaz sürüyor ve kontrol yok...Son derece arsız, kimse bize bir şey yapamaz Jandarma da kim lan ...Ana avrat sürüyor...
Jandarma, O kadar ihbara rağmen ve hayati tehlike olmasına rağmen jandarmada herhangi bir hareket yok...
Bu noktada bu olay sürekli tekrarlanıyormuş...Yani oraya avlanmaya gelenlere taciz sürekli varmış...
Ne diye geliyorsunuz gelmeyin ulaaaannnnnn diyebiliyor ve rahatlıkla, yanında eşi ve annesi olan insanları öldürmeye teşebüs edebiliyorlar...
Jandarma o kadar aramaya rağmen Gelmedi...

Tabii bu durumda gereken her şey yapılacak.Hukuki yollardan gerekli takipler ısrarla ve bıkmadan yapılacak...


Bu olaylar orada sık sık olmakta yani bir şekilde DELİ DUMRULluk yapılmakta ve maalesef gereken yapılmamakta...
Şu anda biz kendimizi korumayı becerdik ve sıyrıldık...
Ama Anadolunun bir çok yerinde böyle DELİ DUMRULlar var ve bir çok insan bu yüzden mağdur olmakta...
Bu ülkenin kanunları var ve kimse bu kanunların üzerinde değil...
Her DELİ DUMRULun azraili var ve bu sefer bunlar hakettiklerini buldular...
Ancak, Devlet ve güvenlik güçleri bu konuda gereğini yapmadıkları sürece önüne geçmek imkansız...
Adaleti kendimiz sağlamak zorunda kalsaydık orada bir çok ceset olacaktı ve Devlet koruyamadığı benim kendimi korumak zorunda olduğumu gözardı edip benim yakama yapışacaktı....
Gitmeseydin kardeşim denecekti...
Ve bu konu bu şekilde burada kalırsa da öyle olacak...

Ama hayır...
Ben bu ülkenin istediğim her yerinde özgürce seyahat edebilir ve yasaların bana verdiği her türlü hakkı sonuna kadar kullanırım..
Buna engel olmak isteyen de gereği ile karşılaşır...
Devlet de bunu sağlamak ZORUNDAdır...


Bunu sağlamamanın hiç bir bahanesi OLAMAZ...

Haritada, avlandığımız köprü ve bize o özürlüyü üzerimize salarak saldıran köy görünüyor...Bu bölgeye gidecek olanları gerekli güvenlik tedbirlerini almaları iyi olur yoksa jandarma sadece cesetlerinizin tutanakları için gelir o da gelirse...





Not: Olay sonrası edinilen bilgiler neticesinde, o özürlü çocuğun devlet tarafından bakımının yapılmadığı ve saldırgan kişiliği nedeniyle gözetim altında tutulması gerektiği halde bunun sağlanmadığı, özürlü şahsın babasının maalesef gariban biri olduğu ve maddi imkanının olmaması nedeniyle bakımını yapamadığı hatta dağda çoban olarak kaldığı, köylülerin bu çocuğun eline para vs sıkıştırıp insanlara saldırttığı maalesef öğrenilmiştir.
Yani, önce çocuğa saldırtıp sonra topluca insanları darp ederek yıldırmaya çalıştıkları, devletin de buna sessiz kaldığı açıktır.

Bu konuda gereken girişimlerde aile ve jandarma tarafından bulunulmuş ama maalesef yine gözetime alınmamış.

Nihayetinde, Bu ve benzeri olaylar hemen her yerde vuku bulmakta, gerekli kurumlar görevlerini yapmazsa ve yapmaya zorlanmazsa da feci sonuçlara yol açabilecek potensiyeli taşımaktadır.

Biz burada hukuki yollardan hakkımızı sonuna kadar savunacağız. Sitemiz ve derneklerimizin de bu konuda gereken müracaat ve eylemleri yaparak biz ve bizim gibi bu tip olaylarla karşılaşanların haklarını korumada desteklerini beklemekteyiz.

Ha her ne olursa olsun ben maalesef bu tavrımı sürdüreceğim.
Hani demiş ya karınca: Tamam yangını söndüremem ama safım belli...
Binlerce karınca aynı safta olursa ne yangın kalır ne köz

Nuri ERTİK / Eskişehir

Yazı Oltacılar.com/forum sitesinden alıntıdır.

[Tuncay UYANIK]

Ülkenin ve insanlarının ne kadar stresli olduğunu bir kez daha ispat eden yaşanmış, ilk ağızdan bir olay size. Her an hepimizin başına gelebilecek bir türden. Yaşım gereği benzer tecrübeler yaşadım; yani ısrarla çağrılan Jandarma'nın gelmemesi olayı. Bir kez Mersinde bir sitede tatil yaparken iki site gençleri bir birine girdi, aileler olaya karıştı, silahlar çekildi, ateşlendi. Olaylar başlayalı 1 saat olmasına rağmen henüz gelmeyen Jandarma'yı dördüncü kez aradığımda karakol komutanı'na karşı üslubumu sertleştirmiş ve bir birimize karşı meydan okumuştuk. Adımı soyadımı telefon numaramı ve kaldığım yerin adresini verdiğim halde cesaret edip telefondaki dayılanmasını yüzüme karşı yapamamıştı. Çünkü Ankara'ya bunun hesabını vereceksin demiştim kendisine; bana dayılanmayı bırakıp tez elden görevini yapması gerektiğini hatırlatmak zorunda kalmıştım. Ses çıkmazsa benzer durumlar ile hep karşılacağız. Herkes oturduğu koltuğun hakkını verecek.

Eskişehirli amatör balıkçı Nuri ERTİK ve ailesinin başına gelen benzer bu olay her an hepimizin başına gelecek bir gerçek. Bu yüzden dernek olarak ilgili Jandarma kakarkolunun ihbar telefonlarına uzun süre kayıtsız kalmasını protesto eden bir yazıyı kaleme almalıyız ve ilgili mercilere ulaştırmalıyız.

Derneğimiz yönetiminden rica ediyorum.

[Oral ATAK]

Bu bana biraz "değişik" bir durum gibi geldi.

Rastgele-Der, "bu tip" durumlarda "müdahil" olabilir mi?

Yönetim Kurulu'nun alacağı kararı bekleyeceğim.

Şahsen de olayı araştıracağım.

[Tuncay UYANIK]

Oral nasıl değişik bir durum, sen bile yaşadın bu pervasızlığı ve devam etmekte. Güvenlik kuvvetlerimiz aklı başında ve adını sanını adresini veren kişilerin ihbar telefonlarına bile kayıtsız kalıyorlar. Sorun budur ve bu artık derneğimiz tarafında ciddi şekilde eleştirilmelidir. Jandarma ihbar telefonlarının kaydı alınıyor olması lazım. Ulaşabilirsen bence onlara ulaş, hepimiz duyalım bakalım ne olmuş?

[Erhan TAYLAN]

Bence telefon kayıtlarını inceletip jandarma dava edilmeli,tabi böyle huhuksal hakkı varmı bilemiyorum.

[Burak Kalaç]

Bu nasıl bir durumdur, bu nasıl bir olaydır, akıl sır ermiyor. Akılcılıktan uzak, kuralsızlık ve cehalet bir toplumun gelişimine engel en önemli iki unsur bence. 

Herkes işini iyi yapmalı, hakkıyla yapmalı, ve hatta sivil toplum örgütlenmesi olarak organize olup biraz da tepkisel olunmalı. Ve sözkonusu arkadaşın düştüğü duruma böylesi pasif bir duruş sergilersek ...vay halimize derim. Bu durumda ne yapılabileceği hususunda aklı başında, kanun kitabını yalayıp yutmuş ( ve hazmetmiş ) iyi bir avukat bulsak da yönlendirsin bizi isterim.Ama Tuncay ın bahsettiği gibi en basidinden bizlerin bir protesto yazısını tüzel kişilik olarak ( dernek olarak ) kaleme alıp altına imzalarımızı atıp gönderme kabiliyetindeyizdir diye düşünüyorum. Yönetimin böylesi bir yazıyı düzenlememize öncülük etmesi hususunda Tuncay ın talebine destek veriyorum. 

         

[Efkan GÜVENDİ]

Öncelikle olayın muhatabı adına çok üzüldüm. Bu tür olayları bu kadar uç noktada olmasada yaşamış biri olarak üzüntüsünü ve beklentilerini çok iyi anlıyorum. Malesef jandarmamız mevcut rutin işlerini yanında balık ve balıkcılık ile alakalı sorunları malesef listenin hep sonuna atmakda ve hatta gözardı edip üç maymunları oynamakda bundan çıkarı (manen) az çok belli. Bir sürü trafik kazası,hırsızlık,arsızlık,tecavüz,kavga, vs. var iken sudaki iki-üç balık çokmu önemli zihniyetinden kurtulamayıp bu iş için harcanan zamanı en azından dinlenerek geçirmeyi yeğleyen bir tutum içerisinde. Herşey bir yana bu olay ile alakalı Jandarma Gen. Kom. lığına göndermek için bir yazı hazırladım ancak, Bu olaya dernek olarak el atmamız ne kadar doğru hala düşünmekdeyim. Bu tür olaylar her zaman her bölgede her zaman yaşanıyor her olayda jandarmanın karşısına adres vererekmi çıksak yada daha köklü bir çözüm bulup ilgili teşkilatları bir masada toplayarak adam akıllı bir çözümmü (su taşıyan karınca misali)getirsek. Bu şahsın yaşadığı olaylar elbette çok kötü ancak başka bir forum belki dernek mensubu bu aşamada bu olaya rastgele olarak dahil olmak açıkcası çok akılcı gelmiyor , daha açığı donkişot'luk gibi geliyor.

[Nuri Ertik]

Öncelikle Rastgeleder e ve forumunuza, yaşadıklarımla ilgilendikleri için sonsuz teşekkürlerimi sunmak isterim.
Öncelikle okuduklarıma binaen şunu söylemek isterim, Biz bu olayı yasal yollardan takip etmekteyiz.
Şu anda Kayseride görevli olan kardeşim gerekli işlemleri başlatmış bulunmakta.Yasal süreç başladı.

Derneğinizin bu konuda yapabileceklerini siz tartışıp karar vereceksiniz ben sizden sadece desteğinizi beklerim
ve bu desteğinizi bildiğim için de , sizin zarar görme olasılığınızı dahi istemem.

Oral abime de, Efkan beye de gerekli evrak ve açıklamalrı ileteceğim.

Ancak, benim yaşadığım olay, Türkiye'nin bir çok yerinde yaşanmakta ve benim amacım, bu olay sonrası ortaya çıkacak olan duruma göre,
elde edeceğimiz mahkeme kararı ile birlikte bu hakkımızın devlet koruması altında olduğunun tescilini sağlamak ve görevini ihmal ve suistimal edenlerin kendilerine çekidüzen vermelerini sağlayabilmek...

Bu gibi olaylarla karşılaşan hemen herkesin, mücadele etmelisin dediğimde, bunları ben mi değiştireceğim başka yere giderim vs gibi tepkilerini gördükçe üzülürdüm.
Benim de başıma geldi ve ben ve kardeşlerim sessiz kalmayıp gereğini yapacağız.

Belki Jandarma teşkilatı ve diğer büyük görevlilerle karşı karşıya gelmiş olacağız ama bizim karşı olduğumuz ve kınadığımız görevlerini yapmayan
ve bu nedenle kişilerin anayasal haklarını hatta en temel hakkı olan yaşam hakkını korumayanlar olacak.

Bu arada hakkımızın korunmadığını hukuki olarak tescil edip ihmali olanların hesabını vermesini sağlayabildiğimiz taktirde, emsal olarak , ihmalde ya da suistimalde bulunmak niyetine girebilecek herkesin karşılaşabileceklerini bilmelerini sağlayacağız.

Nihayetinde kimse yasalardan üstün değildir ve bu yasalardan üstün olduğunu iddia edebilecekler olursa da kendilerine çekidüzen vermek zorunda kalacaklardır.

Rastgeleder'in bilgi ve belgeler ışığında yasaların içerisinde gerekeneleri yapacağından kuşkum yoktur.

Tekrar desteğiniz için sonsuz teşekkürler...

[Tarık Ersal]

Nuri kardeş,

Geçmiş olsun.
Bir kaç kez bu tür olayların içinde kaldım.
Neler yaşadığını, nasıl bir duygu içinde olduğunu anlayabiliyorum.

Müracaatınızın sonucunda suçluların hak ettiği cezayı almaları dileğimdir.

[Mehmet Akyürek]

Nuri bey;

Geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Allah sizi ve yanınızdakileri korumuş..

Aklıma şu geldi.. Artık en uyduruk cep telefonunun bile ses kayıt özelliği var.. tek düğme ile görüşme telefon hafızasına kaydediliyor. Bence İhbar ederken bu kayıt yapılmalı ve görüşülen görevliye de bu kaydın yapıldığı bildirilmeli diye düşünüyorum. Böylece hem müdahale edilmesinde daha ciddi bir teşvik olur hem de müdahale olmazsa ileride delil teşkil eder...

Ayrıca 156 nın atıl kaldığı durumlarda biraz dolaylı da olsa 112 aranarak tehlike ihbarında bulunabilirsiniz.. 112 kayıtsız kalma hakkına sahip değil. En basitinden Muhsin Yazıcıoğlunun vefat ettiği helikopter kazasındaki durumu düşünün..
156 aranıp gelmiyorsa ve durum yukarıdaki gibi can güvenliği ile alakalı bir safhaya geldi ise 112 aranıp 156 dan yardım alınamadığı dahil her türlü ihbarda bulunabilirsiniz.

[Nuri Ertik]

Nuri kardeş,

Geçmiş olsun.
Bir kaç kez bu tür olayların içinde kaldım.
Neler yaşadığını, nasıl bir duygu içinde olduğunu anlayabiliyorum.

Müracaatınızın sonucunda suçluların hak ettiği cezayı almaları dileğimdir.

Teşekkürler Tarık abi,

Nuri bey;

Geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Allah sizi ve yanınızdakileri korumuş..

Aklıma şu geldi.. Artık en uyduruk cep telefonunun bile ses kayıt özelliği var.. tek düğme ile görüşme telefon hafızasına kaydediliyor. Bence İhbar ederken bu kayıt yapılmalı ve görüşülen görevliye de bu kaydın yapıldığı bildirilmeli diye düşünüyorum. Böylece hem müdahale edilmesinde daha ciddi bir teşvik olur hem de müdahale olmazsa ileride delil teşkil eder...

Ayrıca 156 nın atıl kaldığı durumlarda biraz dolaylı da olsa 112 aranarak tehlike ihbarında bulunabilirsiniz.. 112 kayıtsız kalma hakkına sahip değil. En basitinden Muhsin Yazıcıoğlunun vefat ettiği helikopter kazasındaki durumu düşünün..
156 aranıp gelmiyorsa ve durum yukarıdaki gibi can güvenliği ile alakalı bir safhaya geldi ise 112 aranıp 156 dan yardım alınamadığı dahil her türlü ihbarda bulunabilirsiniz.

Teşekkürler bunu da not aldım bir daha benzer durumda karşılaşırsam uygulayacağım mutlaka...

Bu arada arama saatlari zaten gsm şirketinde mevcut.156 da da kayıtlar var bunlar mutlaka değerlendirilecektir.

[Bahadır Can]

Nuri bey öncelikle geçmiş olsun. Eğer elinizdeki bilgileri Dernek yönetimine iletebilirseniz, arkadaşlar gerekli değerlendirmeyi yaptıktan sonra Balıkçılık ve balık avlama özgürlüğü adına en azından gerekli hassasiyetin gösterilmesini isteyen bir müracata bulunacaklardır. Ya da en azından benim isteğim bir üye olarak bu yöndedir. Lütfen gereğini yapın demek bir kurumu karşımıza almak demek değildir.
Tabi Yönetim kurulu benim göremediğim yönleri de düşünerek bir tavır belirleyecektir elbette.