Gönderen Konu: Peş peşe yapılan kurultaylar - sempozyumlar ve sonuç raporları  (Okunma sayısı 6657 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tarık Ersal

  • Tarık ERSAL
  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 2.350
  • Cinsiyet: Bay
Peş peşe yapılan kurultaylar - sempozyumlar ve sonuç raporları
« : 21 Şubat 2011 - Pazartesi, 15:49:30 »
Son günlerde peşi sıra yapılmakta olan Balıkçılık konulu kurultaylar ve sempozyumların sonuç raporları gerçeği olabildiğince açık bir şekilde ortaya koymakta.

Umarım bu çalışmaların sonuçları kural koyanlar tarafından göz önüne alınır.



 



Tarık ERSAL 
1961 - ANKARA - B Rh+


"MEVZUBAHİS VATAN İSE, GERİSİ TEFERRUATTIR."

Çevrimdışı Tarık Ersal

  • Tarık ERSAL
  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 2.350
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Peş peşe yapılan kurultaylar - sempozyumlar ve sonuç raporları
« Yanıtla #1 : 21 Şubat 2011 - Pazartesi, 15:50:14 »
26 ARALIK 2010 İSTANBUL BALIKÇILIK KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ

Kurultay Katılımcıları:

Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü GENÇ

TÜDAV Başkanı Prof.Dr. Bayram ÖZTÜRK

Muğla Kültür Balıkçıları Derneği adına Kamuran PATRONA
Balık yetiştiriciliği ve sorunları, çözüm önerileri.

İstanbul Tarım İl Müdürlüğü adına Muharrem AKSOY
Avrupa Birliği balıkçılık faslı ve gelişmeler.

İstanbul Belediyesi Su Ürünleri Kooperatifleri Başkanı Erdoğan KARTAL
İstanbul bölgesinde su ürünleri avcılığı ve sorunları, çözüm önerileri.

TUSOB Başkanı İsmail ATALAY
Amatör olta balıkçılığı ve sorunları, çözüm önerileri.

RASTGELE-DER adına Tarık ERSAL
Amatör olta balıkçılığı ve sorunları, çözüm önerileri.

Ege Bölgesi sanayi odası meclis üyesi Nedim AMBAR
Orkinos balıkçılığı ve sorunları, çözüm önerileri.

Türkiye Su Ürünleri Koop. Merkez Birlik Başkanı Ramazan ÖZKAYA
Su ürünleri ve av yasakları sorunu, önerileri.

İzmit, Yalova, Bursa, Balıkesir Koop. Proje Gel.Uyg.Sorumlusu Halit KONANÇ
Balıkçılıkta kooperatifleşme ve yeni gelişmeler.



Sarıyer Belediyesi ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı tarafından düzenlenen İstanbul Balıkçılık kurultayı 26 Aralık Pazar günü geniş bir katılımcı kitlesiyle Rumeli Kavağı İskele ‘de BAŞARIYLA icra edilmiştir.

Kurultaya katılıp sunum yapanlar ve kurultayı izleyenler aşağıdaki temel sorunları ve çözüm önerilerinin sonuç bildirgesine konulmasını talep etmişlerdir.


- Ülkemizde su ürünleri stokları tam olarak bilinmemektedir ve bu konunun bir an önce araştırılıp stokların korunması ve sürdürülebilir balıkçılık için gerekli tedbirlerin alınması talep edilmektedir.

- Denizlerimiz hızla kirlenmektedir. Karmaşık kökenli kirlenmenin önlenmesi ve su ürünleri stoklarına verdiği zararın azaltılması önerilmektedir. Sarıyer bölgesi hem Karadeniz hem de Akdeniz kökenli sularla ve arıtmasız atıklarla kirlenmektedir. Bu kirlenme mutlaka önlenmeli, Büyük Şehir belediyesi ve İSKİ arıtma konusunda daha somut ve ciddi çaba göstermelidir.

- Su ürünleri avcılığında denetim büyük bir sorundur. Özellikle Marmara ve Boğazlarda kaçak ve yasadışı avcılığın önlenmesi gerekmektedir.Bu konuda denetleyici devlet kurumlarının daha etkin çalışması önerilmektedir.Aşırı ve kaçak avcılık nedeniyle bir çok su ürünleri türü kolaylıkla pazarlarda satılmaktadır. Oysa bu balıkların çıkış yeri İstanbul balıkhanesidir ve Bu birim İstanbul Büyükşehir belediyesine bağlıdır.Ayrıca , boy yasakları yanlış konulan başta Çinekop gibi balıklar için boy yasağının bilimsel tespitlere göre yapılması en az 20 cm olması önerilmektedir.

- Olta Balıkçılığı gelişmiş ülkelerde çok önemli bir istihdam kaynağıdır. Türkiye’nin çok geç kaldığı bu alanda hızla uygulanabilir, bilimsel temelli bir ‘’MODEL’’ üretilmesi gerekilmektedir. Ayrıca , olta balıkçılığının gelişmesi, kayıt altına alınması, sucul yaşanım sürdürebilirliğinin sağlanması ve bu konuda planlamalar yapılabilmesi için eğitim karşılığı belge alma koşulu getirilmelidir. Ülke genelinde uygun avlak sahalarının envanteri çıkartılmalı ve her il de 1 adet sportif olta Balıkçılığı alanı oluşturulması önerilmektedir.

- Kullanımı yasaklanmış olan av araçlarının imali, depolanması ucuz satışı da denetlenerek av sahalarında kullanılmasının engellenmesi gerekmektedir.

- İstanbul Boğazı’nda Manyat ve diğer geleneksel balıkçılık yöntemlerinin yaşatılması önerilmektedir.

- İstanbul boğazı ve adalarındaki deşarj noktalarına biyolojik arıtma önerilmektedir.

- Su ürünleri yetiştiriciliği sektörü bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de son yıllarda gelişen bir sektördür. Halen 158 .000 tonluk yetiştiricilik üretimi ile ihracat ve kırsal kalkınmaya katkıda bulunulmaktadır. 2009 yılından itibaren derin sulara taşınan balık çiftliklerinin lojistik merkez ,kiralama ve diğer girdi sorunları giderilmeli balık tüketilmesini artırıcı tedbirler alınmalıdır.

- Ülkemizde su ürünleri genel müdürlüğü bir an önce kurulmalı , Kooperatiflere daha fazla yetki ve maddi kaynak sağlanmalıdır.

- ICCAT tarafından Türkiye ye tahsis esilmiş olan orkinos yakalama kotası dikkate değer miktarda azalmış, buna karşılık orkinos av teknesi sayısı 100’ü aşmıştır. Bu durumda tekne başına düşen av miktarı ciddi şekilde azalmış ICCAT’ın av teknesi sayısını 18 ile sınırlandırması neticesinde her bir av teknesine 5-6 yılda 1 kez av yapma imkanı kalmıştır. Bu nedenle, Orkinos av tekneleri ICCAT’ın bildirdiği sayı ile sınırlanmalı ve bu tekneler tür veya bölge sınırlaması ile diğerlerinden ayrılmalıdır. Geri kalan 83 tekne (101-18) nin yatırımı (ağları) devlet tarafından sübvanse edilerek orkinos avından çıkmaları sağlanmalıdır. İhtiyaç duyulan kaynak 20 milyon TL civarındadır.

- Balıkçı teknelerindeki tayfalar için sezon dışında eğitim kursları açılmalı, balıkçılık, balıkların depolanması, buzlanması, kesilmesi, denizlerin korunması, ıskarta av, ilk yardım ve İngilizce gibi derslerle tayfaların eğitim standartları yükseltilmelidir. Tayfa borsası için çalışmalar başlanmalı, bu konuda AB standartları incelenmelidir.

- Balıkçı teknelerimizin bir çoğu atıl durumdadır. Bu nedenle açık denizlerde ve Okyanuslarda avlama ve işleme işin devletimizin destek ve teşvikleri gerekmektedir. Böylece bazı teknelerin açık denizlerde çalışmasının önü açılmış olacaktır.

- Ziraat Bankasının balıkçılara daha ucuz kredi vermesi önerilmektedir.

- Sarıyer bölgesinde Midyecilik büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle su sektöre gerekli destek sağlanmalı, çalışma koşulları iyileştirilmelidir.

- Boğazdaki artan gemi trafiği Sarıyer için bir tehdittir. Tehlikeli yük taşıyan gemilerin geçişlerinde gerekli tedbirler alınmalı, boğazın bir petrol yolu olması önlenmelidir.

Kamuoyuna saygı ile arz olunur.

« Son Düzenleme: 21 Şubat 2011 - Pazartesi, 15:51:57 Gönderen: Tarık Ersal »
Tarık ERSAL 
1961 - ANKARA - B Rh+


"MEVZUBAHİS VATAN İSE, GERİSİ TEFERRUATTIR."

Çevrimdışı Tarık Ersal

  • Tarık ERSAL
  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 2.350
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Peş peşe yapılan kurultaylar - sempozyumlar ve sonuç raporları
« Yanıtla #2 : 21 Şubat 2011 - Pazartesi, 15:54:19 »
12 Şubat 2011  SÜRDÜRÜLEBİLİR BALIKÇILIK SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ

Sempozyum Katılımcıları:

Parlamento Üyesi (Prof. Dr. Gürol ERGİN), Bakırköy Belediye Başkanı (Ateş Ünal ERZEM), Üniversite Temsilcileri; KTÜ Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi, İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri İşletmeciliği Enstitüsü, Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü, TKB Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Marmara Denizi Bölgesi Tarım İl Müdürlükleri (İstanbul, Yalova, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir), Su Ürünleri Merkez Kooperatifleri, Bölge Birlikleri (İstanbul, Marmara, Tekirdağ, Balıkesir, Çanakkale) ve Kooperatifleri (Poyrazköy, Şile, Sarıyer, Tuzla, Yeşilköy, Zeytinburnu, Bakırköy, Küçükyalı, Kınalıada, Burgazada, Kartal, Kadıköy, Bostancı, Anadolu Kavağı, Rumeli Feneri, Rumeli Kavağı, Beykoz, Çengelköy, İstinye, Beyoğlu, Koca Mustafapaşa, Yenikapı, Fatih, Büyük Çekmece, Avcılar, Mimarsinan, Güzelce, Selimpaşa, Silivri, Hoşköy, Bandırma, Dikili, Foça), İstanbul Balık Müstahsilleri Derneği, İstanbul Su Ürünleri Üretici Birliği, İstanbul Deniz Ticaret Odası, Sektörde Faaliyet Gösteren Şirketler (ağ, pazarlama), Sivil Toplum Örgütleri (Greenpeace, SlowFood), Su Ürünleri Mühendisleri, Balıkçılık Teknolojisi Mühendisleri, Biyologlar, Mesleki ve Amatör Balıkçılar.

Davetli Konuşmacılar:

Prof. Dr. Ertuğ DÜZGÜNEŞ (KTÜ Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi), Dr. Mustafa ZENGİN (Trabzon SÜMAE), Doç Dr. Saadet KARAKULAK (İstanbul Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi), Yaşar KAYABAŞ (TKB KKGM) Dr. Ö. Faruk KARA (Deniz ve Balıkçılık Bilimcisi), Nezih BİLECİK (Deniz ve Balıkçılık Bilimcisi), Ramazan ÖZKAYA (SÜRKOOP Başkanı), Erdoğan KARTAL (İstanbul Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifleri Birliği Başkanı), Kenan ÇINAR (Balıkesir Birlik Başkanı), Hasan UYSAL (Çanakkale Birlik Başkanı), İsmet YALÇIN (SÜRKOOP Yönetim Kurulu Üyesi), M. Emin TORLAK (Müstahsiller Derneği), Aytunç TOKER (Marmara Birlik), Dr. Ümit ÇETİNKAYA (İstanbul Su Ürünleri Üretici Birliği), Ali GÜNEY (İstanbul Birlik).

İstanbul Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifleri Birliği tarafından Bakırköy Belediyesi’nin katkıları ile 12 Şubat 2011 tarihinde, yaklaşık 300 kişinin katılımı ile gerçekleştirilen “Sürdürülebilir Balıkçılık Sempozyumu” Marmara Denizi özelinde ülkemiz denizlerinde sürdürülebilir balıkçılık ilkelerinin ortaya konması, karşılaşılan güçlükler, yapısal ve idari sorunlar ile sorunların çözümüne yönelik olarak alınması gereken önlemlerin ele alındığı bir günlük bir çalışma sonunda taraflar aşağıdaki görüşlerde mutabık kalmışlardır.

1-Başta Marmara Denizi olmak üzere tüm denizlerimizde; kirlilik, artan denizcilik faaliyetlerinin sonrası balans suları ile taşınan işgalci türler, iklim değişikliğinin yol açtığı ekolojik sorunlar balıkçılığımızı tehdit etmektedir. Örneğin taraklı medüz (Mnemiopsis leidyi), deniz salyangozu gibi işgalci türlerin mevcut besin zincirinin yapısını bozması ve bu nedenle Marmara Denizinde 2007-2009 yılları arasında yaşanan müsilaj felaketi gibi konuların daha detaylı araştırılması ve kontrolsüz balans sularının atılmasının engellenmesi, arıtılmamış evsel ve endüstriyel atıkların doğrudan denize deşarjının önlenmesi balıkçılığımızın geleceği açısından büyük önem taşımaktadır.

2-Balıkçılığımızı etkileyen kirliliğin önlenmesi için ülkemizin de taraf olduğu uluslar arası sözleşmeler ve ulusal yasa ve yönetmelikler çerçevesinde; başta Çevre ve Orman Bakanlığı olmak üzere Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Büyükşehir, İl ve İlçe Belediye Başkanlıkları görev ve sorumluluklarını titizlikle yerine getirmeli, izleme ve denetim faaliyetlerini titizlikle sürdürmelidirler. Bu konuda gerektiğinde akademik kuruluşlardan destek sağlanmalı; kamuoyunu bilinçlendirmek amacı ile araştırma, eğitim ve yayım faaliyetlerine hız verilmelidir.

3-Olumsuz çevre koşullarına karşın sektörde 1980 sonrasında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından sağlanan her türlü teşvikler sonucu av filosu ve balık unu yağı işleme tesislerinin kapasitesinde aşırı bir büyüme meydana gelmiştir. Tekne sayısı ve büyüklüğü, av araçları, seyir ve teknik donanımları ve balık bulucu cihazlar bakımından av filosu işletilen stoklar ile orantılı olmayan bir kapasiteye ulaşmıştır. 2000’li yıllardan sonra bazı balık kaynaklarının tükenmesi mevcut av gücünün sınırlı kaynaklar üzerinde daha fazla yoğunlaşmasına neden olmuştur.

4-Av filosundaki aşırı yatırım ve istihdam imkânları balıkçıların kaynağı daha fazla kullanma taleplerini gündeme getirmiştir. Balıkçılık kaynaklarının sınırlı oluşu stokların daha fazla yıpratılmasına neden olmuş, hemen hemen her türde üreme olgunluğuna ulaşmamış balıkların avlanılması gündeme gelmiştir. Yapılan araştırmalarda hedef türün küçükleri başta olmak üzere hedef olamayan ve koruma altında olması gereken bazı türler ile birlikte istem dışı av oranı yaklaşık %50 seviyelerine ulaşmıştır.

5-Stokların daha rasyonel işletilmesini sağlamak için stok tahmin çalışmalarına ve avcılığın bu tahminler doğrultusunda sürdürülmesine bir devlet politikası olarak önem verilmesi ve uygulanması, faaliyetlerin tüm paydaşlar ile ortak bir şekilde yürütülmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur.

6-Seçici avcılık yöntemleri ön plana çıkarılmalıdır. Denizlerimizde trol avcılığında kullanılan ağların torbalarında ölçüsü bilimsel yöntemler ile belirlenmiş kare gözlü ağların kullanılması, ayırıcı panel ve ızgara uygulamaları getirilmesi, uzatma ağlarında göz açıklıklarının ilk üreme boyuna göre daha seçici hale getirilmesi, bu amaçla önemli hedef türlerde ilk üreme boyuna yönelik araştırmalara hız verilmesi ve mevcut çalışmaların da güncelleştirilmesi büyük önem taşımaktadır.

7-Türkiye Boğazlar Sisteminde; balıkçılık faaliyetlerinin yeniden ele alınarak düzenlenmesi, en azından pelajik balık sürülerinin yoğun göç dönemlerinde her türlü avcılığın yasaklanması gerekmektedir.

8-Azalan balık stokları ve düşük av verimliliği nedeniyle kıyı balıkçıları ve büyük balıkçılar ekonomik sıkıntı içerisindedirler. Bu nedenle birçok balıkçı bankalara olan kredi borçlarını ödemekte sıkıntı çekmekte, sigorta primlerini ödeyememektedirler. Yoğun av sezonunda bile denize çıkamayan balıkçılar bulunmaktadır. Kay-kay, işgalci türler ve kirlilik gibi kısa vadede çözümlenemeyecek ekosistem sorunları “Doğal Afet” kapsamına alınarak destek sağlanmalıdır. Kurallara uygun avcılık faaliyetinde bulunan ve izin verilen av boyunun üzerinde av yapan balıkçılara su ürünleri yetiştiricilerine uygulanan teşvik tedbirlerinin getirilmesi, av baskısının azaltılmasında önemli bir yöntem olarak değerlendirilmiştir. Bu gibi önlemler av baskısının olumlu yönde azaltılmasına yol açabilecektir.

9-Tarım ve Köyişleri Bakanlığının, mevcut yapısı ve Mecliste bekleyen yeni yasa tasarısının içeriği balıkçılık yönetimi açısından maalesef beklenenleri karşılamaktan uzaktır. Örneğin Avrupa Birliği’nde balıkçılık faaliyetleri Ortak Tarım Politikasından ayrılmış ve zaman zaman yeni düzenlemelere tabi tutulan Ortak Balıkçılık Politikası oluşturulmuştur. Ülkemizde gerek yetkili otorite ve bürokrasi, gerekse de yasal düzenlemeler balıkçılığımıza özgü bir politika çerçevesinde bir bütün halinde ele alınmalıdır. Bu nedenle Ulusal Balıkçılık Politikasının oluşturulması kamu yönetiminin bu politika çerçevesinde yeniden örgütlenmesi, balıkçılık ve deniz bilimleri alanlarında eğitilmiş ve uzmanlaşmış kadrolar ile yönetilmesi gereği dile getirilmiştir.

10-Balıkçılık yönetiminin önemli paydaşlarından birisi olan balıkçılık örgütleri, uygulanmakta olan yönetim şekli içinde sorumluluk alma arzusundadırlar. Ancak şu anda gerek idari-hukuki mevzuat, gerekse de ekonomik yapı bakımdan çok yetersizdirler. Balıkçı kooperatiflerinin oluşturdukları birlik ve üst birlik yapılanmasının finansal açıdan güçsüz olmaları nedeniyle balıkçılık yönetiminde arzulanan otokontrol ve katılımcı rollerinin yetersiz kaldığı vurgulanmıştır.

11-Avcılığı düzenleyen kararların alınmasında önemli bir yeri olan Bölgesel ve Merkezi Danışma Kurullarının evrensel bir anlayışla yeniden yapılandırılması ve özerk bir kimliğe kavuşturulması; ayrıca “Balıkçılık Araştırma Grubu” gibi bir bilimsel kurulun da oluşturularak Bakanlık ve Danışma Kuruluna tavsiyelerde bulunması gerekliliği dile getirilmiştir.

12-Avlanan ürünlerin kayıtlarının tam olarak tutulmasını amaçlayan “Karaya Çıkış Noktaları”nın yer ve sayı itibari ile yetersiz olması kayıt dışılığı arttırmaktadır. Ayrıca balıkçılar avı uzun mesafeli noktalara taşımak zorunda kaldıkları için olumsuz deniz koşulları, artan maliyetler ve harcanan zaman açısından mağdur olmaktadırlar. Bunun yanında balıkçılar kendi ürünlerini pazarlamakta daha etkin rol alma isteğini dile getirmişlerdir. Bu nedenle balık hallerinde kooperatif ve birliklere ait satış yerlerinin tahsis edilmesine ve buna ilişkin yasal düzenlemenin yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

13-Özellikle bazı büyük balıkçı temsilcileri tarafından halen bazı balık türlerinin tanımı konusunda bilimselliği olmayan bazı tanım ve algılamaların olması dikkat çekmiştir. Örneğin palamut-torik, çinekop-lüfer gibi aynı türün farklı büyüklükteki bireylerinin farklı cins ve tür olarak adlandırılmaları dikkat çekmiştir. Bu nedenle balık ve balıkçılıkla ilgili kavramlara daha net, standart ve bilimsel tanımlar getirilmeli ve bunun için balıkçıların yoğun bir eğitim sürecinden geçirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

14-Avcılığına izin verilen her hedef türün üreme büyüklüğüne ulaşmamış küçük bireyleri ile nesli tehdit altında olan ve korunması amacıyla avcılığı yasaklanan türlerin aynı ağdan çıkması halinde denize iade edilmeleri ve satışlarının yasaklanması kaçınılmaz bir zorunluluktur.

15-Bütün bu amaçlar doğrultusunda denetim faaliyetlerinin sadece denizlerde değil karaya çıkış noktaları, balık halleri, balık pazarları ve her türlü satış yerleri ile son tüketim noktaları olan lokantalarda da sürdürülmesi zorunlu görülmektedir. Daha çok Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından yürütülen bu faaliyetlere Tarım ve Köyişleri Bakanlığı il ve ilçe teşkilatlarının daha fazla önem vermesi yanında; Balıkçı Kooperatifleri, Birlik, Üst Birlik, Balıkçı Dernekleri ve Sivil Toplum Örgütleri ve tüketicilerin de katkı sağlaması büyük önem taşımaktadır.

Tarık ERSAL 
1961 - ANKARA - B Rh+


"MEVZUBAHİS VATAN İSE, GERİSİ TEFERRUATTIR."

Çevrimdışı Tarık Ersal

  • Tarık ERSAL
  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 2.350
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Peş peşe yapılan kurultaylar - sempozyumlar ve sonuç raporları
« Yanıtla #3 : 21 Şubat 2011 - Pazartesi, 16:01:45 »
Ayrıca bildiğim kadar 5-6 Mart 2011 tarihlerinde, Ankara’da, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Toplantı Salonu'nda yapılacak olan Ulusal Balıkçılık Kurultayına üyesi olduğumuz Sportif-Amatör Olta Balıkçılığı ve Doğal Hayatı Koruma Dernekleri Platformu‏ olarak katılım sağlayacağız.

Umarım sonuç raporlarında yer alan tespitler net olarak görülebilir ve yetkili kurumlarca önerilere kulak verilir, gerekli tedbirler alınarak titizlikle uygulanmaya başlanır.



Tarık ERSAL 
1961 - ANKARA - B Rh+


"MEVZUBAHİS VATAN İSE, GERİSİ TEFERRUATTIR."

Çevrimdışı Gürsel Avcı

  • Gürsel AVCI
  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 765
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Peş peşe yapılan kurultaylar - sempozyumlar ve sonuç raporları
« Yanıtla #4 : 21 Şubat 2011 - Pazartesi, 18:50:15 »
Tarık abi paylaşım için teşekkürler.

12 Şubat 2011  SÜRDÜRÜLEBİLİR BALIKÇILIK SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ, başlığı altında yayınlamış olduğun sonuç bildergesinden yapılan konuşmaların ve fikirlerin daha çok denizlerimize yönelik olduğu anlaşılıyor.

26 ARALIK 2010 İSTANBUL BALIKÇILIK KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ, başlığı altında yayınlamış olduğun sonuç bildirgesinde ise hem olta balıkçılığı ile ilgili sonuçlar yayınlanmış hem de tatlı su avcılığı ile ilgili sonuçlar yer almış.


İstanbul Balıkçılık Kurultayından çıkan sonuçların bir çoğu zaten bizim her zaman dile getirdiğimiz çözüm bekleyen sorunlara değinilmiş. Avlak oluşturulması, yasak olan avlanma gereçlerinin üretiminin, satışının denetlenmesi vs vs vs.


Tamam bunlar iyi güzel, ama bu bildirgeler kağıt üzerinde mi kalacak, yoksa yetkili birimler bu maddeler üzerinde çalışmalar yapacaklar mı?

Umarım yaparlar da, sürdürülebilir balıkçılığın gelişimi için bu kurultay/lar başlangıç olur.


Rastgelsin.



Çevrimdışı Tarık Ersal

  • Tarık ERSAL
  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Eyl 2008
  • İleti: 2.350
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Peş peşe yapılan kurultaylar - sempozyumlar ve sonuç raporları
« Yanıtla #5 : 21 Şubat 2011 - Pazartesi, 20:07:38 »
Sevgili Gürsel,

Bu çalışmalar içerisinde bir çok bilim adamımızın ve resmi kurum yetkililerinin de görüşleri yer almakta olup, ticarisinden amatörüne her kesimden avcının da görüşlerini yansıtan sonuç bildirgeleri denizlerimiz ve içsularımızda var olan durumun ispatı niteliğinde.

Bu bildirgeleri birer dayanak olarak kullanmak gerekiyor.

Tabii ki elde edilen bu tür verilerin ışığında gerekli girişimler yapılmaz ve bu sonuçlar gündemde tutulmazsa kağıt üzerinde kalmaya mahkumlar diyebiliriz.


Tarık ERSAL 
1961 - ANKARA - B Rh+


"MEVZUBAHİS VATAN İSE, GERİSİ TEFERRUATTIR."

Çevrimdışı KARTAL

  • Birol BABADAĞLI
  • Rastgele-Der Üyesi
  • *****
  • Kayıt Tarihi: Şub 2011
  • İleti: 156
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: Peş peşe yapılan kurultaylar - sempozyumlar ve sonuç raporları
« Yanıtla #6 : 22 Şubat 2011 - Salı, 10:34:37 »
Bilgilendirme için teşekkür ederim Tarık ağabey

Yasak avcılık, yasak yöntemler, yasak zamanlar ve yasak bölge ihlalleri. Yasak atıklarla Kirlettiğimiz sular. Hepsi kontrol ve denetim zaafından kaynaklanıyor. Bilinçsiz ve eğitimsiz avcılar, İç sulara karışan pislikleri denetleyecek belediyelerin kendi sorumluluğundaki atıkları yasak çiğneyerek bertaraf ettikleri için başkalarına söyleyecek sözünün olmaması. Yasak zaman ve tür yönünden denetim yapacak Jandarma, Ormancı gibi denetçilerin Türleri birbirinden ayırt edememe gibi sorunları. Her yere bir Jandarma, Ormancı konamayacağı gibi bir bahane ile geçiştirilen denetleme sorunları.
Biz bu sorunların tam ortasındayız " Avcılar Olarak " Bahsi geçen tüm alanlar bizim hayat kaynağımız, buradaki birlikteliğimizin nedeni. Biz bu alanların her yerindeyiz. Kirlenen suyuda, yasak avcıyıda, yasak türüde, yasak bölgeyide, yasak malzemeyi satanıda Biz biliriz.

Tüm bunların Kağıt üzerinde kalmaması için "Gerçek Avcıların" birer vergi kaynağı olmaktan çıkarılıp " Çözüm ortağı olarak " görülmesi ve denetim mekanizmasında etkin rol oynaması gerekir diye düşünüyorum.

Rastgelsin
Birol BABADAĞLI   1973-ANKARA