11
Av Raporları / ALA ÇAĞIRMALARI (Yakala-Bırak)
« Son İleti Gönderen: Sinan Işıldak 02 Haziran 2017 - Cuma, 22:53:16 » ALA ÇAĞIRMALARI (Yakala-Bırak)
Yakala-Bırak avcılığı aslında bana pek sıcak gelmiyor. Hatta hiç sıcak gelmiyor, hatta hiç gelmedi de. Kendimle her zaman bir hesaplaşmanın içinde oldum bu konuda. Vicdanen beni çok huzursuz eden bir avlanma tarzı. Kendi zevkim için bir canlıya büyük bir eziyet verdiğimi düşündüm hep. Evet eziyet çektiriyorum, buna hakkım yok. Değil bir canlıya, hatta bir eşyaya, bir taşa bile eziyet etmemeli.
Balıklar acıyı hisseder mi?
Bir zamanlar, epey zamanlar önce gazetede bir haber okumuştum. Bilim adamları, balıkların acıyı hissedip, hissetmediği konusunda ikiye ayrılmış diye.
Bilim adamları/insanları bu konuda kaça ayrılırsa ayrılsın ben vicdanımdan ayrılmamalıyım.
Ağzında kanca çırpına çırpına gelsin balık ve ben zevk alayım. Balık ne kadar çok çırpınırsa, mücadele ederse daha da iyi olur değil mi? Balık acı çekmez, acı duymaz öyle mi? Yok ya, sor bakalım balığa ne cevap verecek, ah bi dile gelse, bi konuşsa...
Bak bakalım balığa, ağzında kanca kanırta kanırta çektiğin balığa. Zevkten mi çırpınıyor garip balık. Balık konuşamıyor, sen de onun o ızdırabını göremiyorsan be adam en azından vicdanın ne diyor. Bi şey demiyorsa sen vicdansızsın, vicdansız aha ben söyleyim.
Yasalar ve Din, avlanmanın hak olduğunu söyler. Ama bir canlıya eziyet etmeyi, üstelik ihtiyaç gereği bile olsa asla kabul etmez bir vicdan, yasa veya din. Hele de zevk için ASLA.
Zevkler de bir ihtiyaçtır elbette. Ama bir canlıyı zevk için öldürmek veya ona acı çektirmek nedir? Samimice sormalıyız kendimize. Avcılığımızı sorgulamalıyız. Vicdanınla anlaşabiliyormusun bu konuda, samimice kendine cevap ver. Kimse duymaz korkma, utanma.
Bu tutkuyu, alabalık avını sağlığım, imkanlarım yerinde olduğu müddetçe bırakamayacağım. (Bugün için duygularım böyle) Hiç olmazsa yasal limitlere ve kendi vicdanıma göre avlanmalıyım. (Zaten öyle avlanmaya büyük özen gösteriyorum. Ama yetmiyor, yetmez daha ötesi olmalı ve ötesi var.) Vicdanım her zaman yasalardan daha katı, daha önde olmalı. Sayı ve boy limitine ulaştığım an avımı hemen sonlandırmalıyım. Yani hemen avın başında bile ulaşsam avım sona ermeli.
Av esnasında yasal boy limitine ulaşana kadar istemiyerek yakaladığım limit altındaki balıkları hemen suya geri salmalı. Boy Limitine ulaştığım avımı dilersem yemek için alıkoyarım veya salarım. Bu sayı olarak; üç tane doğal alabalık, boy olarak 25-30 cm (sofralık boy) olacak. 25 cm altı ve 30 cm üstü alabalıklar tereddütsüz olarak salınacak. Yani ava başladıktan sonra üç adet yasal boya ne zaman ulaştıysam av hemen sona erecek. Gökkuşağı türünde de yasal adetlere uyulacak. Gökkuşağı için yasal sayı limiti 10 adet ama burada da vicdan yasanın üstünde ve avın lehine konuşacak. (Gökkuşağı avında avlağın verimliliği, balık çiftlikleri durumu elbette değerlendirilebilir ama balığın lehine)
Kısaca üç adet doğal alabalık boy ve sayı limitine ulaştığımda ne olursa olsun av bitecek. Başka balıkların canı asla yanmayacak, rahatsız edilmeyecek. Trofe alabalığı nasibin varsa bu avlanma anlayışı içinde yakaladın yakaladın. Yakalayamazsan başka gün belki yakalarsın. Zevk için avı uzatıp sürdürmek, başka alabalıkların/balıkların canını yakarak yakala bırak avı yapmak gerçekten vicdanımın kabul edebileceği bir durum değil.
Amaç, hakkın olan sınırı aşıp başka balıklara eziyet etmemek. Trofe balığı ilk üçte tutabiliyorsan ne mutlu.
Ben üç tane alıkoyarım yasayı çiğnemem; ama ondan sonra da zevk için ava devam edip, yakala bırak avı yaparım demek yasaldır ama benim için vicdani bir yaklaşım değildir.
Niye böyle bir yazı yazdım bilmiyorum, belki de duygularımı paylaşmak istedim.
ALABALIĞIM, ALABALIKLARIM SÖZÜMÜZ VAR BİZİM,
ARAMIZDAKİ MİSİNA HİÇBİR ZAMAN VE ASLA KOPMAYACAK
BİR UCUNDA BEN, BİR UCUNDA BENEKLER
KEFİLİZ MANEVİ MARKA MİSİNAMIZA...
17-05-2017 SİNAN IŞILDAK
Yakala-Bırak avcılığı aslında bana pek sıcak gelmiyor. Hatta hiç sıcak gelmiyor, hatta hiç gelmedi de. Kendimle her zaman bir hesaplaşmanın içinde oldum bu konuda. Vicdanen beni çok huzursuz eden bir avlanma tarzı. Kendi zevkim için bir canlıya büyük bir eziyet verdiğimi düşündüm hep. Evet eziyet çektiriyorum, buna hakkım yok. Değil bir canlıya, hatta bir eşyaya, bir taşa bile eziyet etmemeli.
Balıklar acıyı hisseder mi?
Bir zamanlar, epey zamanlar önce gazetede bir haber okumuştum. Bilim adamları, balıkların acıyı hissedip, hissetmediği konusunda ikiye ayrılmış diye.
Bilim adamları/insanları bu konuda kaça ayrılırsa ayrılsın ben vicdanımdan ayrılmamalıyım.
Ağzında kanca çırpına çırpına gelsin balık ve ben zevk alayım. Balık ne kadar çok çırpınırsa, mücadele ederse daha da iyi olur değil mi? Balık acı çekmez, acı duymaz öyle mi? Yok ya, sor bakalım balığa ne cevap verecek, ah bi dile gelse, bi konuşsa...
Bak bakalım balığa, ağzında kanca kanırta kanırta çektiğin balığa. Zevkten mi çırpınıyor garip balık. Balık konuşamıyor, sen de onun o ızdırabını göremiyorsan be adam en azından vicdanın ne diyor. Bi şey demiyorsa sen vicdansızsın, vicdansız aha ben söyleyim.
Yasalar ve Din, avlanmanın hak olduğunu söyler. Ama bir canlıya eziyet etmeyi, üstelik ihtiyaç gereği bile olsa asla kabul etmez bir vicdan, yasa veya din. Hele de zevk için ASLA.
Zevkler de bir ihtiyaçtır elbette. Ama bir canlıyı zevk için öldürmek veya ona acı çektirmek nedir? Samimice sormalıyız kendimize. Avcılığımızı sorgulamalıyız. Vicdanınla anlaşabiliyormusun bu konuda, samimice kendine cevap ver. Kimse duymaz korkma, utanma.
Bu tutkuyu, alabalık avını sağlığım, imkanlarım yerinde olduğu müddetçe bırakamayacağım. (Bugün için duygularım böyle) Hiç olmazsa yasal limitlere ve kendi vicdanıma göre avlanmalıyım. (Zaten öyle avlanmaya büyük özen gösteriyorum. Ama yetmiyor, yetmez daha ötesi olmalı ve ötesi var.) Vicdanım her zaman yasalardan daha katı, daha önde olmalı. Sayı ve boy limitine ulaştığım an avımı hemen sonlandırmalıyım. Yani hemen avın başında bile ulaşsam avım sona ermeli.
Av esnasında yasal boy limitine ulaşana kadar istemiyerek yakaladığım limit altındaki balıkları hemen suya geri salmalı. Boy Limitine ulaştığım avımı dilersem yemek için alıkoyarım veya salarım. Bu sayı olarak; üç tane doğal alabalık, boy olarak 25-30 cm (sofralık boy) olacak. 25 cm altı ve 30 cm üstü alabalıklar tereddütsüz olarak salınacak. Yani ava başladıktan sonra üç adet yasal boya ne zaman ulaştıysam av hemen sona erecek. Gökkuşağı türünde de yasal adetlere uyulacak. Gökkuşağı için yasal sayı limiti 10 adet ama burada da vicdan yasanın üstünde ve avın lehine konuşacak. (Gökkuşağı avında avlağın verimliliği, balık çiftlikleri durumu elbette değerlendirilebilir ama balığın lehine)
Kısaca üç adet doğal alabalık boy ve sayı limitine ulaştığımda ne olursa olsun av bitecek. Başka balıkların canı asla yanmayacak, rahatsız edilmeyecek. Trofe alabalığı nasibin varsa bu avlanma anlayışı içinde yakaladın yakaladın. Yakalayamazsan başka gün belki yakalarsın. Zevk için avı uzatıp sürdürmek, başka alabalıkların/balıkların canını yakarak yakala bırak avı yapmak gerçekten vicdanımın kabul edebileceği bir durum değil.
Amaç, hakkın olan sınırı aşıp başka balıklara eziyet etmemek. Trofe balığı ilk üçte tutabiliyorsan ne mutlu.
Ben üç tane alıkoyarım yasayı çiğnemem; ama ondan sonra da zevk için ava devam edip, yakala bırak avı yaparım demek yasaldır ama benim için vicdani bir yaklaşım değildir.
Niye böyle bir yazı yazdım bilmiyorum, belki de duygularımı paylaşmak istedim.
ALABALIĞIM, ALABALIKLARIM SÖZÜMÜZ VAR BİZİM,
ARAMIZDAKİ MİSİNA HİÇBİR ZAMAN VE ASLA KOPMAYACAK
BİR UCUNDA BEN, BİR UCUNDA BENEKLER
KEFİLİZ MANEVİ MARKA MİSİNAMIZA...
17-05-2017 SİNAN IŞILDAK