6
« Son İleti Gönderen: Sinan Işıldak 11 Ağustos 2017 - Cuma, 21:56:41 »
ALA ÇAĞIRMALARI (Salmo Trutta Tarikatı)
Oltam elimde, makarada 0.22 misina, ucunda mepps. 08- Haziran-2014 Ankara' dan savuruyorum çook uzak sulara doğru oltamı ve savrulup giden misinamın, meppsimin peşinden ben de tek başıma gidiyorum. Vurup kaçanlar, yürek hoplatanlar, yakalananlar, yakalanıp geri salınanlar.
Büyük heyecanlar, cennetteymiş gibi haller, birden uyanmalar bir an için can korkusu yaşamalar çok uzaklarda, çok hassas bölgelerin kırsallarında.
Alabalık avı derken av olmak da var buralarda şaka değil. Neyse, tek başıma başladım, tek başıma bitirip döndüm şükürler olsun, hem de kazasız belasız.
Ankara'dayım makaramı sarıyorum sarıyorum; toplam üçbin km yi aşan misina sarmışım. Bir benek için, tövbe bozduran bir güzellik için üçbin km den fazla yol tek başına hiç kolay olmadı.
Güneşin doğduğu yerlere gitmek için kaptan ve yolcu lazım. Kaptan da sen, yolcu da sen...
Anlatılacak hikayeler var anlatırım ama inanın yazamam. Kafa lazım tüm bunları yazabilmek için o da bende yok. Yaşamak lazım, bir başına yaşamak bütün olan biteni. Ne desem boş.
''Avlak tekke'' ''Alabalık şeyh'' ''Ben mürid'' mişim.
Trofesi olmaz alabalığın, OLMAZ OLMAZ. Alabalık bu, akıl makıl da koymaz. Ne kadar gidersen git tekkeye postun da olmaz, çünkü sen şeyh (mürşid) olamazsın. Ancak oyuncağı olursun alabalığın; sen bozulana kadar oynar seninle.
Trofe mi, KOCA BİR YALAN
''Salmo Trutta tarikatı'' bu. Yani silsilenin başı, bozulmamış bu ırktır buraya dayanır. Bu tarikatın yüzlerce irili ufaklı kolları var; Atlantik kolu, Pasifik kolu, Adriyatik vs. Ayrıca Abanticus, Labrax, Macrostigma, Taimen, Coregon, Somon, Salvelinus,Thymalus, fontinalis, Tigris, Marmoratus. Öte yandan Fariosu, Caspiusu şusu busu. Alpinus ve hokus pokus gibi nice nice gerçek ve sahtesi birbirine karışmış say sayabildiğin kadar kolları ırkları var. Kerametlerine açık delil olabilecek bir soy çeşitliliğine sahip bir tarikat. Aslında bu çeşitlilik gibi gözüken durum kerametten kaynaklanır. Oysa çeşitlilik yoktur tek bir tarikat vardır o da Salmo Trutta tarikatı dır. Bütün bu tarikatların mürşidlerinin en büyük ortak özelliği postlarının benekli ve yağ yüzgeçli oluşudur.
Şeyh uçmaz mürid uçurur.
Müridleri hep bunların kerametlerinden bahsederler. Şöyle vurdu böyle kaçtı, çok sert asıldı, sineği, böceği havada kaptı. Sudan bir sıçradı saltolar attı. Katarina Witt bile 3 lü salto atma başarısını alabalıklara borçlu olduğunu söyler. Acemice bir davranışını fark eder ve bir daha asla oltana gelmez. Hele dünyanın en güzel avlağında (tekkesinde) kaçırırsan oltanın ucundakini güneşde kalan buza döner, erir gidersin düpedüz.
Benekleri müthiş başka yerde böylesi yok falan. Bambaşkadır görünüşleri en sadesi bile göz alıcıdır, hatta kıskanılacak bir görselliği, estetiği vardır. O yüzden onu avlayanı bile kıskanırsın. Serin suların kelebekleridir. Çok akıllı, hem zeki, hem de kurnazdırlar. Her türlü özellikleri vardır ve acayip çeviktirler. Yerine göre saldırgan, savaşçı yerine göre ürkek ve tedbirlidirler. Sarp hırçın doğada her türlü zorluğa karşı, iklim doğa koşullarına karşı, acımasız insanlara düşmana karşı direnip hayatta kalmayı bir şekilde başarabilmişlerdir. Öyle hırçın acımasız savaşlar, katliamlar görmüşledir ki bu durum kendilerini iyice gizlemeye saklamaya itmiştir. Güven duygusunu neredeyse tamamen kaybetmişlerdir. Düşman tüm teknolojisini en ilkel duygularıyla donatıp tamamlamış hatta fok balığından etkilenip kıyafetlerini bile uygun hale getirip bu ırkın, bu tarikatın üstüne acımasızca gitmiştir.
Karpit, dinamit, kireç, zıpkın, serpme, ağ, zehir, tırıvırı, elektirk ne varsa neye sahipse bunlarla gitmiştir. Yaşadıkları suyun yatakları, yönü bile değiştirilmiştir vicdansızlar tarafından. Hatta balyoz bile inmiştir başlarına. Ve bu durum balyoz bile sirkülerde (tebliğ)zikredilmiştir. Dünya her şeyi duyup bilip geliştirmiştir ama bir balyozu aklına hayaline bile getirememiştir. Aya gitmekten daha zor bir durum. Alabalık avında balyoz bize has teknolojik bir silah. Savaşlardan elde edilen ganimet alabalıklar pazarlarda bile satılmışlardır karaborsadan.
Bu kadar kahpelik bir yana, yetmezmiş gibi hesler mesler meppsler ile flylardan da nasiplerini almışlardır...... Sonuçta kaybeden insan olmuştur ve her zaman insan olacaktır. Bu gözü doymazlığın, hırsın sonu kaçınılmaz olarak açık bir hezimettir.
Salmo Trutta tarikatı bütün bu eşsiz zulümlerden, savaşlardan galip çıkmışlardır kuyruklarının, yüzgeçlerinin hakkıyla...
O üzerlerinde taşıdıkları aşık olduğumuz muhteşem benekler var ya, işte onlar bu harika yaratıkların onlarca savaşı kazanmalarının şeref madalyalarıdır. Renk renk madalyalardır. Bizler benek diyoruz bakmayın.
Dostunun da, düşmanının da saygısını kazanmayı sonuna kadar hak etmişlerdir.
Tekkelerinin de kendine has özellikleri vardır. Ortak tek özellikleri çok temiz olmalarıdır. Temizlik soyun devamı için şarttır. Muazzam gözlere sahip, suyun dışını bile görüyor. Sen tekkeye yaklaşmadan seni hemen görüp fark ediyor, öte yandan sese karşı da çok hassastırlar suyun içinde olduklarına aldanmayın dışardaki sesleri bile çok net duyarlar. Tekkeleri genellikle ulaşılması güç olan yüksek dağ eteklerindedir. Karanlık, loş sessiz ortamı özellikle tercih ederler. Su sesinden başka seslere tahammülleri yoktur. Mürid mürşidi ile buluşup eğer vedalaşacaksa onu mutlaka öper ve öyle suya bırakır. Bu tarikatın ritüellerindendir. Salmo Trutta tarikatından başka hiçbir tarikatta bu sahne olmaz. ''Tinca Tinca'' veya başka tarikatlarda bir mürid bunu yapmaktan iğrenir ve asla yakışmaz da. Öpüp geri salma ritüeli Salmo Trutta tarikatına has ritüeldir. Mürid bunu aşkla, zevkle iradesiyle veya irade dışı olarak yapar. Bu durum bu tarikatın açık kerametlerindendir.
Oruçlu oldukları dönemleri vardır. Bu dönemler doğa iklim şartları ile alakalıdır. İnsanlara haram olan yiyecekler gibi kendilerine de haram olan yiyecekler, besinler vardır. Seçicidirler. Müridleri asla tarikatlarına toz kondurmazlar. Haram ayları vardır müridler bu aylarda olta alıp tekkeye gidip avlanmazlar. Ama fıkıhtan ruhsat bulup seferi meferi takılıp av yapan müridlere rastlamak mümkündür. Tövbe kapısı her zaman açıktır.
Güçlü akıntıların tersine yüzüyor, aşılmaz sandığın şelaleri aşıp suyun kaynağına kadar gidiyor. Koca okyanuslardan geçip, doğduğu nehirlere dönüp soylarının devamını sağlıyorlar. Şeyh olacak alabalıklar çok önemlidir yumurtadan, bin yumurtadan bin şeyh asla olmaz bu tarikatta. Çok nitelikli olanlara icazet verilir. Bunlardan ancak yüzde beşi falan posta sahip olur. Diğerleri yok olurlar. Bu tarikatta sayı çokluğu önemli değildir. İcazetli şeyh ve sadık mürid önemlidir. Yönlerini nasıl buluyorlar? mistik pusulaları sayesinde. Denizden nehirlere, nehirden okyanuslara göç yaptıkları gibi sadece nehirde kalıp nehirin aşağı ve yukarı çığırları arasında üreme göçü yapanları da var bunların. Kuyruğuyla başını birleştirip ok gibi kendisini fırlatıyor. Temizliğe son derece önem veriyor, yaşadığı ortam hep temizdir abdest alıp, suyunuzu içebilirsiniz. Bazı hastalıklara şifa oldukları da söylenmekte. Çarşıda pazarda tezgahta gördükleriniz sahte şeyhlerdir dikkat. Bunlar devlet eliyle kurulan veya merdiven altı tarikatlardan yetişmedir. Gerçekleri öyle ayak altında olmaz. Nasibi olanlar onları ıssızlarda bulurlar.
Uluorta göstermedikleri böyle onlarca, yüzlerce keramete, müridlerinin aklını başından alacak ve kendisine bende yapacak tüm özelliklere, mistisizme sahiptirler. Kendisini bu kadar gizleyip, saklayan, koruyan, ortalıklarda görünmeyen gizemli bir tarikatın özellikle kırmızı benekleri nasıl olur da MEVLANA kadar bilinmektedir. Bu da bir diğer kerametlerden olsa gerek.
Ona ulaşmak için adeta teheccüde kalkarcasına uykundan uyanırsın. Gizlice gidersin tekkeye, çok sessiz kendin duyacak kadar sessiz. Bu tarikatta zikir de sessiz yapılır, asla sesli zikir yoktur bu tarikatta. Tekkede yorulursun, epey yorulursun ama arınır dönersin. Herkese anlatılmaz, herkesle paylaşılmaz yaşadıkların ancak tarikat ehli anlar hallerinden. Bu tarikata tam anlamıyla mürid olabilenlerin en büyük ortak özellikleri asla huzurlu olamayışlarıdır, dinmeyen bir hareli sancıları hep vardır ve daima yanar dururlar için için ayrıca da hep başka tekke, başka şeyh ararlar.
Sessiz zikir'e sürekli bir gizemli çağrı vardır, İşte bu; ALA ÇAĞIRMALARIDIR...
Alabalığın trofesi olmaz ama müridleri olur, bunlar rastgele derler birbirlerine. Nasibi olanlar mürşidini bulurlar ve yeniden tövbe ederler. RASTGELE.
11-08-2017 SİNAN IŞILDAK